İlçe: MERKEZ - İl: KIRŞEHİR
Köy Muhtarı:
Mehmet DEMİRHİNDİ
Muhtarlık Erişim Bilgileri:
Telefon:
0-386-2422025

(MİTOLOJİK TOPRAK SEVDASI HÖLLÜKLE BÜYÜME)
HÖLLÜK VEYA BEBEK TOPRAĞI

Türk'lerde Bilhassa eski göçebe Türk'lerde ve küçük yerleşim merkezlerinde,köylerde bebeklere doğuşundan 9 aylık olana kadar bez veya bugün çocuk bezi denen altlıkların yerine kırmızı toprak kullanırdı.
Bu kırmızı toprak çocuğun ıslaklığını emer ve vucudu ile temasını azaltırdı.
Bugün 50 yaş ve üzeri olan Anadolu doğumlu olanların bebek toprağında büyüdüğü olağan vakadır.
Kırşehir köylerinde 1965 e kadar yaygın olarak kullanılan bebek toprağının,Maraş şehrinde bir malum türküsü var.Eledim eledim höllük eledim,aynalı beşikte bebek beledim.diye devam eden sitemizede aldığımız çok güzel bir türkü.
Halk arasında ve Mitolojide ise Türk'lerin çocuklarını toprağa belemelerinin bir nedenide VATAN VE TOPRAK sevgisine dayandırılır.O nedenledirki Anadolu insanının Vatan sevgisi bayrak sevgisi imrenilecek kadar yücedir.

Aşkın tarlasına madımak ektim
Getirdim kağnıyla harmana döktüm
Gönül yaylasına bilezik çektim
Sesim yankılanır gelir kendime

BİR SEFERBERLİK ANISI
VE ISSIZ KÖYÜN HİKAYESİ
KÖY MUHTARI
MÜLAZİMİN MUSTAFA DAYI

Seferberlik ve kuvvayı milliyede köyün bütün erkekleri
Cepheye gitmişti.Köyde sırtında çıkan bir çıbandan dolayı
Mülazimlerden Mustafa dede muaf sayılıp köyde kalmıştı.
Köyde kalan tek erkekti.Onu muhtar yapmışlardı.
Azaları ise köyde 2 kadındı.Azanın biride Ümüş ebeydi.
Bir gün Mustafa dede şehre gider ve tekrar köye döner.
Kara Döndü ebeyi de ikinci hanım olarak almayı kafasına
koymuştu.Kara Döndü nünde kocası seferberlikte şehit olmuştu.
Zaten köyde erkek de çok azalmıştı.
Mustafa dede köye gelir.
-Derki! Erkekler hep seferberliğe gitti.Devlet dul kadınlarıda
askere alacak.Ancak evlenen kadınlar bundan muaf olacak der.
Kara Döndü ebey le evlenmek istediğini bildirir.
Bunun üzerine köyün bütün kadınları buna karşı gelirler.
Mustafa dedede köyü terk edip,Karahıdır köyündeki amaca sının
evine gider ve onlara yardımcı olacağını bildirir.
Amcası onu çoban yapar ve Karahıdır da çobanlık yapmaya başlar.
Köyün kadınları bir ay beklerler.Mustafa dedenin geleceği ve akıllanacağıda yok.
Bunun üzerine,oğlu Memiş Çoban ı babasını Karahıdır dan gelmesi için haberci gönderirler.
-Memiş git,babanı getir.Lanet olsun isterse Kara Dödü ,ylede evlensin.Biz
korkuyoruz derler.
-Mülazımın Mustafa ya haberci giden oğlu Memiş;Baba Ümüş halam gönderdi
Köyde korkuyoruz.Lanet olsun gelsin başımızda dursun da isterse Kara Döndü ,yle evlenirse evlensin dedi der.
-Bunun üzerine,
Mustafa dede köye döner.Kara Döndü ile evlenir.Ondan Bir kızı olur.
Bu Kızın çocukları,3 tane oğlan çocuğu bugün faydalı işlerle uğraşıyorlar.
İyide insanlar.İyi ki Mustafa Dede Kara Döndüyle evlenmiş.

ÇORABIN ENİNE BAK

ÇORABIN ENİNE BAK
DÖNDER DE ALINA BAK
BEN AKLINA DÜŞTÜKÇE DE
ÇAVUŞUN DAĞINA BAK

ŞÖYLE BÖYLE ŞU YİĞİDE YANMAYIM MI
BİN BEŞYÜZE TOPRAKLIDA KALMAYIM MI

ÇORAP MİLİNEN OLUR
SEVDA SIRINAN OLUR
AÇ KAPIYI NAZLI YAR
GÖNÜL BİRİNEN OLUR

ŞÖYLE BÖYLE ŞU YİĞİDE YANMAYIM MI
BİN BEŞYÜZE TOPRAKLI'DA KALMAYIM MI

Çekiç ALİ

karıncalı Köyü 400 yıllık
Türkmen yerleşik düzenine
girmiş olmasına rağmen.
Aşırı göç vermesi nedeniyle,
bugün takribi 60 hanenin
biraz üzerinde olduğu
250 kişinin yaşadığı
bildirilmektedir.
Köy Kırşehrine
9 km. uzaklıktadır.
Köyde Sağlık ocağı dahi yok.

Köyümüz ağırlıklı olarak Kırşehir,Ankara,İstanbul

İzmir,Denizli,Alanya,Kaş,Kayseri,Çanakkale,Kon

ya,Balıkesir,söke,Kuşadası,Dikili gibi

yerleşim yerlerine göç vermiştir.Yurt dışında

Almanya,hollanda,Avusturya,Kanada,Belçika

gibi ülkelere çalışmaya gidip orada yerleşen

ve geçici olarak ikamet edenler var Türkiye

de ve Yurt dışında oturanlarla 1500 hane

olduğumuz tahmin edilmektedir.

TATAROĞLU HÖYÜK,TATAROĞLU

ÇEŞMESİ,AVUCÖRENDEKİ KRAL MEZARLARI,GAVUR

KALESİ KORUMA ALTINA ALINMALIDIR.AYRICA OBRUK

DAN GİRİLİP KARINCALIDAN ÇIKAN MAĞARA

KEŞFEDİLMEYİ BEKLİYOR.

GITMIS

Deresine indim bakindim arga.
Kuzuyu cobana katmayan gitmis.
Otmuyor kuslari gorunmez karga.
Alcaktan yuksekten atlayan gitmis.

Duvarlar yikilmis iceri cokmus.
Cesmenin olugunu hangisi sokmus.
Dudun meyvesini olgunluk dokmus.
tek tek elleriyle toplayan gitmis.

felek seni bir dal gibi sallamis.
bag bahceyi suluyani olmamis.
yetisen nesili goce yollamis.
Yorgani bohcayi katlayan gitmis.

sut sagani yoktur simdi kovaya.
Şırıl şırıl suyu akar havaya.
Donderemen gidenleri yuvaya.
Oturup basbasa catmayan gitmis.

Ekilmemis patlicani biberi.
Bellenecek bahcesinin her yeri.
Yakin komsusundan yoktur haberi.
Mali mulku satan satmayan gitmis.

Topraksiz Alkan im bakar aglarim.
Cobansiz ciftcisiz issiz daglarin.
bahcalar bakimsiz hozan baglarin.
Yaylada yaliniz yatmayan gitmis.

Topraksız ALKAN

Karıncalı köyüne gittim halama.
Elleri çatlamış dudak yalama.
Parmak uçlarında çıkmış dolama.
Çalışmaktan perişanmış bu sene.

SARI YAZMA YAKIŞMAZMI GÜZELE
SARARDI GÜL BENZİM DÖNDÜ GAZELE
BEN ÖLÜYOM SEN YARİNİ TAZELE
ALDA BENİ DAŞTAN DAŞA ÇAL GÜZEL

KARDEŞE AĞIT

Bu nasıl talihtir bu nasıl kader
Yüreğimi yaktı sızın kardaşım
Anam feryat eder ağlıyo peder
Niye açılmıyo gözün kardaşım

Zalım gurbet mekanımız yerimiz
Daima ağlamak bizim karımız
Gitti ümidimiz gönül varımız
Ne yatıyon biraz gezin kardaşım

Yürümüyor kırılası dizlerim
Hiç görmüyor kör olası gözlerim
Bayramlar gelse de gene özlerim
Düğününü yaptın güzün kardaşım
H.Taşan'ın Kız kardeşi

ÇAVDAR OSMAN DAYI
SON OSMANLI
VE
KURTAĞZI BAĞLAMA


Çanakkale harbine ve birinci dünya harbinde askerdi.
O nedenle de en çok İngilizlere kızardı.Köyümüzde beş vakit namazını kılan tek köylümüzdü.

Hatıralarına hep Askerlikle başlar İngilizlerle bitirirdi.Çok ağırbaşlı ve dindar biri olmasına rağmen İngilizlerin adı geçtiğinde çok hiddetlenir ve o ağırbaşlı mutena insan yerine kızgın biri gelirdi.

Osman dayıyı kızdırmak isteyenler,ilk önce Osman dayıya hatıralarını anlatmasını istirham ederlerdi.Ne zamanki,hatıratında İngilizlere gelindiğinde yine Osman dayı hiddetle kızardı.

Kurt ağzı bağlamasını Osman dayı yapardı.Kimin hayvanı kaybolmuşsa,Osman dayıya gidilirdi.Osman dayı halk arasında bıçkı denen bıçağı okuyarak kapatırdı.Böylece de o hayvanı kurt yemezdi.Yani inanışımıza göre kurt un ağzı bağlanmış olurdu.Osman dayıya kurt ağzı bağlatıp da hayvanını kurt yiyen hiç yoktu.

Keza;Köyümüzde berber olmadığı zaman berberlikte yapardı.Gençlerin güvey tıraşını Osman dayı keserdi.

Son Osmanlıydı.Köyümüzde sarık ve takke giyerdi.

Şehre gittiğinde ise siyah fötr şapkasını giyerdi.Köyümüzde Fötr şapka giyen birkaç kişiden biriydi.Onun temiz kalbi ve saflığı Osmanlıdan Modern Türkiye ye geçişi anlatırdı.

Allah rahmet eylesin.Köyümüzde hacca giden ast.subay emeklisi Hacı Necati Çıplak
Hacda Osman dayı için hac edip dua ettiğini söylerdi.Osman dayının mekanı cennet olsun.

KARINCALI.DA
ÜMMAHAN HALA HALİSE HALAYLA
KIŞ YARI(SAYA)GEZMESİ
Karakış(Aralık),Zemheri(Ocak),Gücük(Şubat) aylarının sonuncusu gücük ayında Karıncalı Köyünde kış yarı gezmesi(Saya Gezme) yapılır.Çoğunlukla 10-15 Şubat gününe rastlar.
Yıllardan birinde muhtemelen 1960.lı yıllardı;Kış yarı gezmesini Ümmühan Hala, Halise halayla köyün çocukları birlikte kutladık.Baş gezmeci iki yaşlı halamız kendi usullerince erkek elbiseleri giyinmişti.Keza çocuklarda da çeşitli giyinmeler yapılmıştı.Bu gezide bazen küçük kız çocuklarına ve erkek çocuklarına bıyık takılır.Fötr şapka giydirilirdi.Süslenmiş heybeli iki eşek,yularını tutan iki saya gezme baş kadını yanlarında köyün çocukları bulunur.Ev ev dolaşılır.Evlerden kuru yemiş ve hatırı sayılır yiyecekler istenir.Evlerden alınan yiyecekler heybelere doldurulur.Akide şekeri,leblebi,kuru üzüm,ceviz gibi.En son eve de gelindikten sonra yemiş alım işlemi biter.Sonra Köy odasına gidilirdi.Saya gezmesinden toplanan yiyecekler çocuklara ve orada bulunanlara dağıtılır.Bir şenlik havası yaratılırdı.Elbette Bu saya gezmesinde kar topu oynanır.Tesellemeler getirilir,Türküler söylenirdi.Gezmeci kadınlar zaten tekerleme söylüyebilenlerdi.Hasan Oğlan türküsü ise baş türkü idi.Şenlikle zevkle bitirirdi saya gezmeciler kış yarı gezmesini,Büyükler kendi yarı gezme hatıraların anlatır.Sonraki yıllarda daha güzel saya gezmesi dileği ile sona ererdi.

KARINCALI DA YAĞMUR DUASI

Bütün yurdumuzda olduğu gibi kuraklık zamanlarında Kırşehir'in karıncalı köyündede yağmur duası yapılır.

Karıncalı Köyünde yapılan yağmur dualarında harman yerinde ayakta dua namazı şeklinde saf tutulur.Namazdan önce 2 tane sığır kurban edilir camiye yakın bir yerde büyük kazanlar kurulup etli bulgur pilavı yapılır.Bu sığırların etide bu bulgur pilavında kullanılır.

Yağmur duasına çıkılacak gün, genellikle cuma günü, Cuma namazından sonra başlar. Bütün köy halkı çoluklu çocuklu herkes toplanarak köyün harman yerine çıkılır.İlahilerle Mevlut havasında Ağıt şeklinde dua edilip yağmur yağdırılması için Allah;a yalvarılır.Ayakkabılar çıkarılıp yere ters konur.Dua edilirkende eller yere doğru açık yağmur yağma şekli alınır.Duadan sonra,Etli bulgur pilavı topluca meydanda yenir.Ayrıca tencerelerle evlerede dağıtılır.Köyün delikanlıları ölmüş bir at kafası bulup bunu su bulunan bir Metruk (Kullanılmayan)derin kuyuya veya su akıntısı olan bir yere atar.Ondan sonrada yağmur yağmaya çoğunlukla başlar.Eğer yağmur çok yağarsa ,o at başı atılan metruk kuyudan veya su argından çıkarılır.Karıncalıda bir yağmur duasından sonra köye felaket derecesinde yağmur yağdı.Kuyuya atılan at başı bulunamadı o sene Karıncalı'yı sel aldı.Uzun süre köyün delikanlıları kuyulardan at başı aradı.

KÖYÜN OCAK İKİ KADINI

IRAZ EBE VE KAMER ANA

KARINCALI KÖYÜNÜN DOĞUM EBESİ IRAZ ANAYDI.ALAYLIYDI ANCAK ANALARI RAHATLATAN BEBEKLERE CAN KATANDI.
ŞU ANDA 70 YAŞI İLE 40 YAŞI ARASINDA OLANLARIN
HERKESİN DOĞUM EBESİYDİ.IRAZ EBE GÜNÜN HER SAATİNDE DOĞUM YAPACAK KADINA YARDIM EDERDİ.HİÇ ÜŞENMEZ VE GÜCENMEZDİ.
HERKES ONU EVİNDEN BİRİ KABUL EDERDİ.
KÖYDE HALA SAĞLIK HİZMETİ VERİLMEMEKTEDİR.BİZDEN ÖNCEKİ
KUŞAKLARLA BİZDEN SONRAKİ 3 KUŞAĞIN DOĞUM EBESİ IRAZ EBEYE ALLAH RAHMET EYLESİN,ÇOK NAZİK BABACAN BİR KADINDI.HOŞ SOHBETTİ HERKES
ONUNLA DOSTTU.HERKES ONU ÇOK SEVERDİ.

YUNUSOĞULLARINDAN KAMER ANA DA HA KEZA IRAZ EBEDEN DAHA YAŞLI OCAK KADINDI.O DA ALAYLI DOKTORDU.
YUNUSOĞULLARI OCAK AİLEYDİ.
AL BASMA OLMASIN DİYE LOĞUSA KADINLARA
YUNUSOĞULLARINDAN BİR ELBİSE VEYA GİYECEK
GETİRİP LOĞUSA KADININ BAŞ UCUNA KONURDU.

KAMER ANA EN İYİ ÇÖMLEK VE ŞİŞEYİ O ÇEKERDİ
YANI AĞRIYANLAR KARNI AĞRIYANLAR,
KAMER ANAYA GİDİP YA ÇÖMLEK ÇEKTİRİR
VEYA ŞİŞE ÇEKTİRİRDİ.

ZATURE VE İÇ HASTALIKTA BİLGE KADINDI.


ARA SIRADA ÇİTME YAPARLARDI.BU ÇÖMLEK
VEYA ŞİŞEDEN SONRA KABARAN SIRTA
JİLETLE ÇİZİK ATMAKTI.

BU GELENEĞİMİZİNDE ORTA ASYA DAN GELDİĞİ
ANADOLU İNSANINDA YAYGIN OLARAK
KULLANILDIĞI ANLAŞILMAKTADIR.

Dere orta çeşme iki yakanı
Birbirinden ayırıyor halkanı
Alatepeye vermişsin arkanı
Gavur Kalesine kerç olsun diye

MAVİLLİM MAVİŞELİM

Mavillim Mavişelim
Tenhada buluşalım
Kurban olduğum Allah
Tez Gönder Kavuşalım

Mavillim Herg Ediyo
Hergini Terk ediyo
Hergin Başını yesin
Yarim elden gidiyor

Mavillim Kalk Gidelim
Feneri Yak gidelim
Bizimle gelen olmaz
Sılayı terk edelim

Hacı Taşan

KARINCALI

Dere orta çeşme iki yakanı
Birbirinden ayırıyor halkanı
Alatepeye vermişsin arkanı
Gavur Kalesine kerç olsun diye
**********
Örenden Kusbağrından edelim sözü
Tataroğluna doğru çevirsem Yüzü
Hatırladım Seninle geçen baharı güzü
Her mevsimi güzel Karıncalı'nın
*********
1971
Site Hazırlayıcısı

Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eder
Benim can vermeye dermanım mı var

Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur-u mahşerde divan dururlar
Harami var diye korku verirler
Benim ipek yuklu kervanım mı var

Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlam noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var

Karac'oğlan der ki, ismim öğerler
Ağı oldu yediğimiz şekerler
Güzel sever diye isnad ederler
Benim Hakk'tan özge sevdiğim mi var

BU YAYLAYA


Neresinden neresinden
Bakacağım bu yaylaya.
Çıkıp da ot deresinden
Bakacağım bu yaylaya.

Görünür ala depeden (ı)
Hanımlar gelir çapadan
Olmasın önüm kapadan
Bakacağım bu yaylaya.

İçimdeki öz deyimden
Buharlaşan yüreğimden
Deli Memmet gözzeğinden
Bakacağım bu yaylaya.

Bahseden yoktur yaşından
İyidelinin tam kaşından
Şu karavağın (2) başından
Bakacağım bu yaylaya.

Kurtul ALKAN ağlarından
Geçtin viran bağlarından
Karıncalı dağlarından
Bakacağım bu yaylaya.

İbrahim Alkan. Drunen / Hollanda