Þu Mübarek Günde Küsmek Olur Mu?*Uzat Ellerini Bayramlaþalým.*Tanrý Selamýný Kesmek Olur Mu?*Uzat Ellerini Bayramlaþalým.

MERHABA
YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ
KIRŞEHİR
KARINCALI KÖYÜNE HOŞ GELDİNİZ
1-Karıncalı'nın Tarihi
2-Köy Anıları-Yağmur Duası
3-Köyden bakýþ
4-Karıncalı Sülaleler
5-Kurtuluşta Karıncalı
6-Kırşehir ve Köyümüz
7-Karıncalı Meslek Mensupları
8-TEVFİK YILMAZ
"Sazımız-Sözümüz"

9-Köy Yemekleri
10-Kırşehir Tarihi
11-Kırşehir Ozanları
12-Kırşehir Halk Kültürü
13-Kýrþehir ve Dünya
14-Kýrþehir Ünlüleri
15-İstiklalden İstikbale Kırşehir
16-Kırşehir Turizmİ
17-Neþet ERTAÞ
18-Kırşehir Kültürü
19-Kırşehir Haritası
20-Bektaþilik
21-Ahilik
22-Aşık Paşa
23-Atatürk Köþesi
24-Atatürk ve Dünya
25-Atatürk Kýrþehir'de
26-Türk Gençliği 10.Yıl Nutku
27-Bilgi Dağarcığı
28-Topraksız Alkan ın Şiirleri
29-Türkü Şiir ezgi Ağıt Harmanı
30-Serbest Kürsü-Aşık İsmail -Karıncalı Manileri-Misafir Eserleri
31-Deyimler ve Maniler
32-Tarım ve Hayvancılık
33-Yurt Dışındaki Karıncalılar ve Konsolosluk Adresleri
34-VATANA CAN VERENLER
35-Ay Yıldızlı Al Bayrak
36-İstiklal Marşı
37-KIRŞEHİR SEMAHI ve SAKLAMA ODASI
38-Ermenistan/Türkiye ilişkileri
39-Kıbrıs KKTC.
40-Ana Vatan Türkiye
41-TÜRK DÜNYASI
42-Linkler
43-DUYURU-ÖLÜM İLANLARI-ETKİNLİK HABERLERİ GÜNLÜK AYLIK DÜNYADA ZİYARETCİ SAYISI
44-Hayatın İçinden*ANILAR
45-AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
46-KONUK ESERLERİ
MİSAFİR ARAŞTIRMACILARIN KÜLTÜR VE
ARAŞTIRMA MAKALELERİ
48*İNTERNET HABER*GAZETE OKU*RADYO DİNLE*TELEVİZYON SEYRET*
49-KONUK DEFTERİ

17-Neþet ERTAÞ


Devlet bir aile gibidir. Ailenin reisi, ailenin tüm fertlerini eşit görmelidir. Bakın işte görüyorsunuz, birinin altında 200 milyarlık araba, diğerinin giyecek ayakkabısı yoksa, ben buna iyi gözle bakmam.
OZAN NEŞET ERTAŞ

NEÞET SAZ DA SAZ NEÞETTE NE KADAR GÜZEL

AĞLA SAZIM BELGESEL
Ozan NEŞET

NEÞET SAZ DA SAZ NEÞETTE NE KADAR GÜZEL

NEŞET ERTAŞ BELGESELİ
Kırşehir'linin Sevgisi

http://www.youtube.com/watch?v=5t3dESlRRBU&NR

KESİK CAYIR BİÇİLİRMİ
Halk Ozanı NEŞET

İnsanlar kendini bilebilseydi
Dünyada haksızlık kavga olmazdı
İnsan doğan yine insan ölseydi
Belki de dünyada hayvan kalmazdı

Hayvanlar yabanda sürüsüyünen
Geçinemez biri birisiyinen
İnsan cennetinin hurisiyinen
Sevişseydi Hak yabana salmazdı

Tüm canların hak olduğun bilmese
Hakkın aşkı yüreğine dolmasa
O güzel cemale aşık olmasa
Kul Garibim bu sazını çalmazdı
N. ERTAŞ

tbmm2.jpg



























Ey erenler Hak aşkına

Söz-Müzik Neşet Ertaş

Hey erenler Hak aşkına
Kalkın semaha dönelim
Gönüldeki dost aşkına
Kalkın semaha dönelim

Dargınlık getsin aradan
Hoş görsün bizi yaradan
Üçer beşer bir sıradan
Kalkın semaha dönelim

O yokları var edene
Gerçek halın sır edene
Şükredelim yaradana
Kalkın semaha dönelim

Hak lokması yiye
Biz bu deme geldik niye
Allah Allah diye diye
Kalkın semaha dönelim

Aşık olan çalsın sazı
Aysın cümlemizin özü
Hak affetsin cümlemizi
Kalkın semaha dönelim

Garibim döndüm şaşkına
Hak yardım etsin düşküne
Gönüldeki dost aşkına
Kalkın semaha dönelim



Niye çattın kaşlarını
Bilmiyom yar suçlarımı
Ben ölürsem saçlarını
Yolma gayrı yolma leyli leyli yar

Ben yandım aşkın narına
Meyletmem dünya malına
Ben ölürsem mezarıma
Gelme gayrı gelme leyli leyli yar

Bir garibim düştüm dile
Gerçeklerde olmaz hile
Zalimler elinden bile
Alma gayrı alma leyli leyli yar
Neşet ERTAŞ

TBMM'den NEŞET ERTAŞ'A ONUR ÖDÜLÜ




- Kırşehir.in yetiştirdiği büyük halk ozanı hemşehrimiz Neşet ERTAŞ.a, Kırşehir Milletvekili Hüseyin Bayındır.ın teklifi üzerine TBMM tarafından Onur Ödülü verildi. Büyük halk ozanı Neşet Ertaş.ın ödül aldığı tören 2 Mayıs 2006 Salı günü saat 10.00.da TBMM Salonunda yapıldı. Ödül Törenine TBMM Başkanı Bülent ARINÇ, TBMM Başkanvekilleri Nevzat Pakdil, Sadık Yakut ve Ali Dinçer ile Devlet Bakanları Beşir Atalay ve Nimet Çubukçu, Içişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun, Kırşehir Vali Vekili Sayın Ahmet OZAN, Kırşehir Belediye Başkanımız Halim ÇAKIR, Kırşehir Milletvekilleri Hüseyin BAYINDIR, Mikail ARSLAN ile çok sayıda Milletvekilli, Valiler, Belediye Başkanları ve davetliler katıldı.TBMM Başkanı Sayın Bülent Arınç ödülünü verirken yaptığı konuşmada, Birkaç gün önce Ertaş'la birlikte olduğunu, 2 saat boyunca onun eserlerini dinlediğini ve Ertaş'ın herkes tarafından aday gösterilebilecek bir isim olduğunu kaydetti. Sayın Arınç'ın, ''Saz yok, bağlama yok. Niye böyle tek başına geldiniz?'' diye espri yapması üzerine Neşet Ertaş, ''Kahı saz, kahı söz, kahı cilve, kahı naz'' diye karşılık verdi.
Ertaş ödülünü, ''Davullarıyla, zurnalarıyla, saz ve kemanlarıyla düğünlerimizden bayramlarımıza, doğumumuzdan ölümümüze kadar hizmet vermiş büyüklerimiz adına almak istiyorum'' diyerek aldı.
Belediye Başkanı Halim Çakır da Neşet Ertaş gibi büyük bir halk ozanı ile aynı toprakların bir ferdi olmaktan gurur duyduğunu belirterek, kadirşinas Kırşehir halkının her zaman büyük sanatçı Neşet Ertaş.la yürek birliği yaptığını söyledi

HAYATINI ANLATAN ŞİİRİ

BİN DOKUZ YÜZ OTUZ SEKİZ CİHANA
KIRŞEHİR'İN KIRTILLAR KÖYÜNDE GELDİN DEDİLER
BABAMA MUHARREM,ANAMA DÖNE
DEDİYSEN ATAYI BİLDİN DEDİLER

DİZİNDE SIZIYDI ANAMIN DERDİ
TOKACI SAZ YAPTI ELİME VERDİ
YENİ BİTİRMİŞTİM ÜÇ İLE DÖRDÜ
BABAN GİBİ SAZCI OLDUN DEDİLER

O ZAMAN BABAMDAN ÖĞRENDİM SAZI
ENGİN GÖNÜL İLE HAKK'A NİYAZI
O YAŞIMDA YAKTI BİR AHU GÖZLÜ
MECNUN GİBİ ÇÖLDE KALDIN DEDİLER

ZALİM KADER DEVRANINI DÖNDERDİ
TUTTU BİZİ ÇİÇEKDAĞININ İBİKLİ KÖYÜNE GÖNDERDİ
PARMAĞIMA ZİLLER TAKTI DÖNDERDİ
OYNADIM MEYDANDA KÖÇEK DEDİLER

ANAM DÖNE İBİKLİ KÖYÜNDE ÖLÜNCE
BEŞ TANE ÖKSÜZ YETİM KALINCA
BEŞİMİZ DE HEP PERİŞAN OLUNCA
BABAMGİLE BURDAN GÖÇEK DEDİLER

YÜRÜDÜ GÖÇÜMÜZ ÇİÇEKDAĞININ KESEK KÖYÜNE DOĞRU
BU HALI GÖRENİN YANIYO BAĞRI
ÜÇ AYLIK ÇOCUĞUN ÇEKİLMEZ KAHRI
BUNLARA BİR ANA BULUN DEDİLER

ELİMİZİNEN YOZGATIN KIRIKSOKU KÖYÜNE VARDIK
BİZE ANA YOK MU DİYE SORDUK
ADI ARZU DERLER BİR ANA BULDUK
İŞTE BU ANADIR BULDUN DEDİLER

ENKÜÇÜK KARDEŞİ KAYBEYLEDİK
ONUN İÇİN GİZLİCE AĞLADIK
ÜSTELİK BABAMI ASKER EYLEDİK
YİNE ÖKSÜZ YETİM KALDIN DEDİLER

ZALİM KADER TEKMİLİMİZİ ŞAŞIRTTI
HABE VERDİ DALIMIZA DEŞİRTTİ
YARDIM ETTİ YERKÖY'ÜNE GÖÇÜRTTÜ
BİRAZ DA BURDA KALIN DEDİLER

YERKÖY'ÜNDEN KIRIKKALE'YE GELDİK
BABAM SAZ ÇALARKEN BİZ CÜMBÜŞ ÇALDIK
KIRŞEHİR'E VARINCA KEMANI ÇALDIK
AFERİN ARKADAŞ ÇALDIN DEDİLER

YARİN AŞKI İLE ARTTI HEP DERDİM
BABAMI BİR YARE DÜNÜR GÖNDERDİM
BAŞLIĞI ÇOK İSTEMİŞLER HABERİN ALDIM
İSTEMİYO SENİ YARİN DEDİLER

KIRŞEHİR'DE YEDİ SENE KALINCA
DÜĞÜN DÜZGÜN HEPSİ BİZE GELİNCE
NE YAPSIN ÇALGICI ARKADAŞLAR,YER DARALINCA
ANKARA'YA GİDER YOLUN DEDİLER

GELDİM ANKARA'YA VEYSEL'İ BULDUM
EPEYCE EĞLEŞTİM YANINDA KALDIM
YÜZ LİRA VERDİ BİR PAMUK YATAY ALDIM
ETTİYSEN BÖYLE BULDUN DEDİLER

BİR EV KİRALADIM MÜNASİP BİR YERDE
KALDIK AĞAM KARDAŞ HEP KIRŞEHİR'DE
BU AŞK VURDU HANÇERİNİ DERİNDEN
ÇARESİN BULAMAZSAN ÖLÜN DEDİLER

YARİN AŞKI İLE DÖNDÜM ŞAŞKINA
HER ZAMAN İÇERİM YARİN AŞKINA
CANAN ACIMAZ MI GARİP DOSTUNA
BUNU DA İÇERİYE AT DEDİLER

neset_ertas1.jpg

Ünlü Halk Ozanı Neşet Ertaş


Hayatı ve Şiirleri

Sesi ve sazı ile babası Muharrem Ertaş'ın yolunu sürdüren Neşat Ertaş, 1938 yılında Kırşehir'in Tırtıllar köyünde dünyaya geldi. Keman ve saz çalmasını öğrendi. Ankarada TRT radyo evine girdi. Güçlü derlemeleri olan ozanın kendisine ait çok sayıda güfte ve besteleri vardır. Halen Almanyada yaşamakta ve bir muzik evi çalıştırmaktadır.
Neşet Ertaş babası Muharrem Ertaş ile adeta Anadoludaki en olgun seviyesine erişen bu Türkmen/Abdal muzik birikiminin yeni bir yorumcusudur. Yoğun yöresel özellikleri ve baskın mahallilik unsurları i ile donanmış bu muziği yöresinin dışına çıkarmış, ülke genelinde ve hatta yurt dışında bilinmesini ve tanınmasını sağlamıştır.

BİLEMEDİM KIYMETİNİ KADRİNİ
Bilemedim kıymatını kadrini
Hata benim günah benim suç benim
Eliminen içtim derdin zehrini
Hata benim günah benim suç benim


Bir günden bir güne sormadım seni
Körümüş gözlerim görmedim seni
Boşa mecnun eylemişim ben beni
Hata benim günah benim suç benim


Bilirim suçluyum gendi özümde
Gel desem gelirdin benim izimden
Her ne çekti isen benim yüzümden
Hata benim günah benim suç benim

Sana karşı benim bir sözüm yoktur
Haklısın sevdiğim kararın haktır
Garibim derdimin dermanı yoktur
Hata benim günah benim suç benim

ANAM AĞLAR
Anam ağlar başucumda oturur
Derdim elli iken yüze yetirir
Bu dert beni yiye yiye bitirir
El çek tabip el çek benim yaramdan
Ölürüm kurtulmam ben bu yaradan


Anama babama yüzüm kalmadı
Bir su ver demeye yüzüm kalmadı
Doktora tabibe lüzum kalmadı
El çek tabip el çek benim yaramdan
Ölürüm kurtulmam ben bu yaradan

YARE GİDEM
Yare gidem yare gidem
Yareliyim nere gidem
Bu derdimin dermanını
Almaya ben yare gidem


Saçlarını ben öreyim
Buna dayanmaz yüreğim
Seni vermem Ezraile
Ben öleyim ben öleyim


Yar elinde yar elinden
Yareliyim yar elinden
Dermansız bir derde düştüm
Dermanı var yar elinden

NEYLEDİN DÜNYA
Aydost deyince yeri göğü inleten
Muharrem usta'ydı bunu dinleten
Gönül kırmazdı bilerekten,bilmeden
İnsan velisini neyledin dünya


Sazını çalarken kendinden geçen
Gönülden gönüle kapılar açan
Aşkın dolusunu nefessiz içen
Gönül delisini neyledin dünya

Garibim babamdı muharrem usta
Bilirim aşıktı sevdiği dosta
Sazımın emaneti.." diyen en son nefeste
Sazın ulusunu neyledin dünya

AHU GÖZLERİNİ SEVDİĞİM
Ahu gözlerini sevdiğim dilber
Sana bir sözüm var diyemiyorum
Sırrımı ellere veremiyorum
Derdimi ellere diyemiyorum
Helal olsun al yanaktan aldığım
El uzatıp gonca gülün derdiğim
İnce belini tatlı dilini sevdiğim
Kırılsın kollarım duramıyorum
Al yanaktan aldıracağım azıktır
Tarama zülfünü gönlüm bozuktur
Öksüzüm garibim bana yazıktır
Destursuz yanına varamıyorum

DOYULUR MU?
Tatlı dile güler yüze
Doyulur mu doyulur mu
Aşkınan bakışan göze
Doyulur mu doyulur mu
Doyulur mu doyulur mu
Canana kıyılır mı
Cananına kıyanlar
Hakkın kulu sayılır mı
Zülüflerin dökse yüze
Yar badeyi sunsa bize
Lebleri meyime meze
Doyulur mu doyulur mu
Hem bahara hemi yaza
Yarın ettikleri naza
Yar aşkına çalan saza
Doyulur mu doyulur mu
Garibim geldik gitmeze
Muhabbetimiz bitmeye
Yar île sohbet etmeye
Doyulur mu doyulur mu

AŞKIN BENİ DELİ EYLEDİ

Aşkın beni deleyledi
Yaktı yaktı kül eyledi
El alemi kul eyledi
Yar beni beni...


Mecnunum sahra içinde
Yunusum derya içinde
Eyübüm yara içinde
Sar beni beni...


Aslı'yısan Kerim'i bul
Derde derman vereni bul
Garip gibi viranı bul
Sar beni beni...

İKİ BÜYÜK NİMETİM VAR

İki büyük nimetim var
Biri anam biri yarim
İkisine de hörmetim var
Biri anam biri yarim


Ana deyip de geçilmez
O yar anadan seçilmez
İkisine de kıymet biçilmez
Biri anam biri yarim


Birisi var etti beni
Birisi yar etti beni
İkisinin de birdir yari
Biri anam biri yarim

NEREDESİN SEN

Şu garip halimden bilen işveli nazlı
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen
Datlı dillim güler yüzlüm ey ceylan gözlüm
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen


Ben ağlarsam ağlayıp gülersem gülen
Bütün dertlerim anlayıp gönlümü bilen
Sanki kalbimi bilerek yüzüme gülen
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen


Sinemde gizli yaramı kimse bilmiyo
Hiç bir tabip bu yarama melhem olmuyo
Boynu bükük bir Garibim yüzüm gülmüyo
Gönlüm hep seni arıyor neredesin sen

AYVA TURUNÇ
NARIM VAR
Ayva turunç narım var
Benim ah ü zarım var
Hep derdinden ağlarım
Bir vefasız yarim var
Al almayı ver narı
Ağlarım zarı zarı
Tez günlerde gönderin
O ahu gözlü yari
Ayva turunç nar bende
Aldı aklım yar bende
Hiç melhem kar eyleme
Yar yarası var bende
Ayva turunç neyleyim
Halimi arz eyleyim
Zaten bende talih yok
Ta küçükten böyleyim

MÜHÜR GÖZLÜM
Mühür gözlüm, seni elden,
Sakinirim kiskanirim
Uçan kustan esen yelden
Sakinirim kiskanirim..


Yagan kardan, esen yelden
Sakinirim kiskanirim..
Havadaki turnalardan,
Su içtigim kurnalardan,
Giyindigim urbalardan
Sakinirim kiskanirim..


Besikte yatan kuzudan,
Hem oglundan hem gözünden,
Ben seni, senin gözünden,
Sakinirim kiskanirim..


Al izzet'i oncalardan,
Elindeki goncalardan,
Yerdeki karincalardan
Sakinirim kiskanirim

ACEM KIZI

Çırpınıp da şan Ovaya çıkınca
Eğlen şan ovada Gal Acem Gızı
Uğrun Uğrun Baş altından bakınca
Can Telef ediyor Gül Acem Gızı

Seni Seven Oğlan neylesin malı
Yumdukca gözünden döker mercanı
Burun fındık ağzı Gahve fincanı
Şekermi,şerbetmi bal Acem Gızı

Çekiç Ali*Osman Özdenkçi

ÇİÇEK DAĞI

Çiçekdağı derler de, var mı sana zararım
Yâr yitirdim uğrun uğrun ararım
Üç güneydi benim kavli kararım
Beş gün oldu nazlı yârim gelmedi
Derdime bir derman ver Çiçekdağı
Yârim hey, yine mi ben yandım

Hana vardım han değil
Penceresi cam değil
Bugün ben yâri gördüm
Ölürsem de gam değil

Çiçekdağı derler garibin yurdu
Hep orada arttı efkârı derdi
Zâlim felek beni yârden ayırdı
Yârden ayrılması zor Çiçekdağı
Yârim hey, yine mi ben yandım

Nakarat

Çiçekdağı derler methini etmek
Kolaymıdır seni terkedip gitmek of!
Hele şu gurbetin kahrını çekmek
Gel onu da bana sor Çiçekdağı
Şâhım hey, yine mi ben yandım

Nakarat

EFSANE OZAN NEŞET ERTAŞ
site yapımı devam etmektedir

LİNKTİR

BİR DEMET NEŞET
KIRŞAARLİ

TÜRKÝYEM)Baþ koymuþum Türkiyemin yoluna*Düzlüðüne yokuþuna ölürüm*Asýrlardýr kýr atýmý suladým*Irmaðýnýn akýþýna ölürüm*Sevdalýyým yangýn yeri bu sinem*Doksan yýldýr çile çekmiþ hep ninem*Pýnarlardan su doldurur Eminem*Mavi boncuk takýþýna ölürüm*Düðünüm, derneðim, halayým, barým*Topraðým, ekmeðim, namusum, arým*Kilimlerde çizgi çizgi efkarým*Heybelerin nakýþýna ölürüm.***

Kova Kova İndirdiler Yazıya

Kova Kova İndirdiler Yazıya
Tut Ettiler Al Kınalı Tazıya
İş Başa Düşünce Bakmaz Kuzuya
Kaç Kuzulu Ceylan Kaç Avcı Geldi
Avcılar Elinde Kaç Kuzun Kaldı

Zalim Avcı Düşmüş Gelir İzine
Al Kanlar Akıtmış İki Dizine
Mor Sinekler Konmuş Ahu Gözüne
Kaç Kuzulu Ceylan Kaç Avcı Geldi
Avcılar Elinde Kaç Kuzun Kaldı

Neşet Ertaş

BÜLBÜL HAYLİ OLDU BAĞDAN GİDELİ
UZAK BAĞDA ÖTEN NEŞET HOŞGELDİN
AŞIKLARIN HEPSİ HAKTAN BADELİ
GÖZÜMÜZDE TÜTEN NEŞET HOŞGELDİN

SEN BİZİM OVAYA TÜRKÜLER EKTİN
EKTİĞİN TÜRKÜDEN ÇEKTİN HA ÇEKTİN
GÖNÜL DOLUSUNU GURBETE DÖKTÜN
BİR GELİP BİR GİDEN NEŞET HOŞGELDİN

İNCE İNCE GURBET YAKAR İNSANI
SILADAN AYRILMAM DERDİN HA GARDAŞ HANI
GÜZEL TOPRAĞIMIN EY BÜLBÜL CANI
GAMLI GAMLI YATAN NEŞET HOŞGELDİN

SERİN OLUR ILGAZ DAĞININ BAŞI
SENİNLE ÇOK YEDİK EKMEĞİ AŞI
MAHSUNİ ŞERİFİN GARA GARDAŞI
BİR DOĞUP BİR BATAN NEŞET HOŞGELDİN

NEŞET ERTAŞ DÖNÜYOR


Gıymatlı gardaşım dönüyon ellaam .Nagadar seviniyom bilemen.
Gavuşacamız gun tez olur inşallah .Gel,gel de gorüşek, navattır gorüşemiyoh,öle diyami.Ben de bilemiyom gayri.
Aga, essahtan geliyon, diyami?
Nörüyüm,hanı,inanmıyom da..
Attila Obruk.

Neşet Ertaş la Söyleşi

'Teknocu, popçu, cazcı hepsi gönüllere akan ırmak' (N.E)

Yaşar Kemal'in deyimiyle, Bozkırların Tezenesi. 30 yıl önce küsüp, yaban ellere uçan bir garip kuş. Artık hasret bitiyor, büyük usta bunu da ilk kez bize açıklıyor. 1938'de Kırşehir'in Yağmurlu köyünde doğdu. Ömrü hep yollarda geçti.

Neşet Ertaş dönüyor!..

Kaygusuz Abdal'ın, Pir Sultan Abdal'ın sekizinci kuşak torunu. Çileyle beslenip, acıyla büyümüş. Şiirlerini, bestelerini seslendirenler aldı yürüdü. Kalan Müzik ve Hasan Saltık olaya el koyana kadar tam 21 korsan kaseti yapıldı ve milyonlarca satıldı. Ülkesinde kıymeti anlaşılamadı ama okuma yazmayı zar zor söken, nota nedir bilmeyen bu adam Almanya'nın büyük ünivesitelerinden birinde müzik öğretmeni. Bizde geç de olsa kıymeti bilindi. TRT belgeselini yaptı, hakkında iki kitap yazıldı, 12 CD'lik dizinin dördü çıktı. Kalan Müzik özel bir albüm hazırlığında. Sezen Aksu, 'Usta'ya vokal bile yapsam olur' demiş. Orhan Gencebay, Sertap Erener, Cem Karaca ve belki İbrahim Tatlıses bu albümde birer türküsünü seslendirecek, Athena da... Erkin Koray, Müslüm Gürses, Kardeş Türküler ve Replikas da projenin içinde.

Soru:
Ailenizin uzun yürüyüşü nerede başlamış?

Cevap:
-Sülalemizin tümü ve bütün ceddim Abdaldır benim. Önceleri bize 'Abdallar geliyor' derlerdi sonraları 'ustalar geliyor' demeye başladılar. Ailenin bütün fertleri bir enstrüman çalardı. Köklerimizde Genç Abdal, Kaygusuz Abdal ve Pir Sultan vardır.

Soru:
Siz hep düğünlerde çalarmışsınız.

Cevap:
-Harmanlar kalkıp da düğünler tutulduğunda bize gün doğardı. Çünkü bizim ne tek karış toprağımız vardı, ne de dikili bir ağacımız. İşimiz çalıp söylemekti. Yollara düşer, köy köy gezer türküler söyler, sazlar çalardık. Bize un, yağ, bahşiş verirlerdi. Onlarla karnımızı doyurmaya çabalardık. Babam askere gittiğinde çok dara düştük, dilenmek zorunda bile kaldım. Küçükler, eğer bir alet çalmıyorsa zil takıp köçeklik yapardı. Alet çalmaya başladığında köçeklik biterdi. Bizi hor görürlerdi, gözümüzü çevirip bir Türk kızına bakamazdık. Ama gönül ferman dinler mi? Irmaklar gibi insanın gönlüne bakan gözleri görünce canevinden vurulurduk. Ama olmazdı. Bize kız vermezlerdi. Bir dava olsa hemen çekip vururlardı. Nasıl olsa 'Abdal Çingen'dik ve canımızın onların mertebesinde hükmü yoktu. En fazla getirip üç beş kuruş kan parası verip davayı kapatırlardı. Bunları gördüm ve şehirlere geldim. Oralarda da durum farksızdı. Biz bütün sınıfların altında, hayvanın biraz üstünde bir yerlerde idik onlar için.

Soru:
Dünyada ilk duyduğunuz sesi hatırlar mısınız?

Cevap:
-Dünyada ilk duyduğum ses babamın sazıydı. Aslında babam Muharrem Ertaş, saz çalmazmış. Ben doğduğumda babama, 'Usta, bir oğlun oldu, artık saz çalarsın' demiş ve eline sazı tutuşturmuşlar.

Soru:
Kaç plak yaptınız?

Cevap:
-1950'lerden, taş plak devrinden beri kayıt yaptık. Öner Özcan, Neşet Ertaş kitabında 200'ün üstünde plak yaptığımı tespit etmiş. Tüm söylediklerimin ancak yüzde 30'udur.

Soru:
Avrupa'da sizi çok iyi tanıyor...

Cevap:
-Avrupa'nın tüm ülkelerinde konserler verdim. Konsere gelenlerin bir bölümü o ülkenin müzisyenleriydi. Bizim gençlerimiz de artık bozlaklarla ilgileniyorlar ama bozlağın özünü yapmaya çalışanların önü kapalı. Değerlerini bulamayınca, getirip sazlarını bana hediye ediyorlar. Almanya'daki evim kalbi kırık sanatçıların öksüz sazlarıyla dolu.

Soru:
Müslüm Gürses, bozlak okudu.

Cevap:
-Onun gözlerinden öpüyorum. Eline, sesine, dimağına sağlık. Çok da güzel yaptı. Orhan'ın (Gencebay) da, Ferdi'nin (Tayfur) okumasını istiyorum. Çünkü onların da bozlakları çok çok iyi okuduklarını biliyorum.

Soru:
Bu toprakları bu kadar çok sevdiniz ama gittiniz. Neden?

Cevap:
-Biz bu memlekette bir garip kuş idik, nereye gitsek itildik. Gerçi biz alışığız bir lokma ekmekle yetinmeye. Ama o dönemde bir baktım ki, gardaş gardaşı vuruyor. Almanya'ya gitmeye karar verdiğim günlerde bizi anlamamışlardı. Ayrı tutmuşlardı. Bizim en son emmimiz, dayımız Pir Sultan'dır. Ayrım yapmamayı ondan öğrendik. Senle ben birbirimizi eşit görürsek bu dünyanın meseleleri kalmaz.

Soru:
Uzun yıllardır Avrupa'dasınız, Türkiye oradan nasıl görünüyor?

Cevap:
-Yobazlığımız yüzünden Avrupa'da itibarımız kalmamış. Bizim insanımız ile onlarınki arasında fark yok. Çalışmaksa çalışıyoruz, üretiyoruz, imkan verilirse dağları deliyoruz. Dünya çapında eserler veren sanatçılarımız var. Neyimiz eksik derseniz, burada insanın insana saygısı kıt.

Soru:
Neden gittiğinizi anladık ama 30 sene sonra dönmeye karar verdiniz.

Cevap:
-Türkiye'de gördüm ki beni dinlemeye gelenlerin yüzde 80'i gençler, daha kalınca anladım ki, okumuş, insana kıymet veren, tertemiz ruhları ve beyinleriyle gençler yönetime gelmiş, gelmeye devam ediyor. Çok ama çok ümitliyim. Bu gençlerin, memleketi düze çıkaracağına inandım, sevinç duydum. Onun için artık yaban ellerde kalmayım dedim. Çocuklarımı büyütüp okuttum. Onlar kendi yuvalarını kurdu. Almanların içinde, eşimle birlikte yaşıyorum. Yurduma, toprağıma döneyim, bu özlem ve çile bitsin istedim.

Ben buna iyi gözle bakmam

Beni devlet sanatçısı yaptılar. Hastalığımı bahane ederek bu payeyi teslim almaya gelmedim. Açıkçası bu payeyi almayı gönlüm istemedi. Bunun bir ayrım olduğunu düşünüyorum. Devlet bir aile gibidir. Ailenin reisi, ailenin tüm fertlerini eşit görmelidir. Bakın işte görüyorsunuz, birinin altında 200 milyarlık araba, diğerinin giyecek ayakkabısı yoksa, ben buna iyi gözle bakmam.

Gençler çok değerli

Gençler arasında çok değerli çocuklar var. Hepsi bana geliyor. Teknocular mı ne o çocuklar, yüreğinden geldiği gibi çalan cazcılar, pop müzikle uğraşanlar. Herkes bizim müziğimizi yapacak değil ya. Onlar başka saz ve metotlarla gönül mecrasına akıyor, biz başka bir sesle. Hiç ayırım yapmam. Onları dinliyorum ve anlamaya çalışıyorum.

Zeki Müren

Zeki Müren güneş gibi çıktı. Halk müziğimizi de, mayalarımızı da okudu, klasik müziğimizi de nakış nakış işledi. O devirlerde Zeki Müren, Aşık Ali İzzet'in yazdığı Mühür Gözlüm adlı bir şiiri telifini ödeyerek aldı. Şarkıyı arajman olarak okumuştu. Filmi izledikten sonra sazı alıp köylü yüreğiyle ezgilemeye başladım. Ertesi gün bir köy düğününe gittiğimde ilk bunu çaldım. En yüksek bahşiş 5 liraydı. Arkası arkasına istediler, sabaha kadar bu türküyü çaldım. Bir zaman geçti, hudut illerinde turnedeyim. Son model bir araba geldi ve biri bana, Zeki Müren seni İzmir Fuarı'na çağırıyor, dedi. Gittim, bir ay çaldım. Bana 'telif hakları bana ait bir şarkıyı nasıl çalarsın' diye tek kelime etmedi. Sonra birisi gelip, Zeki Müren'in çağırdığını söyledi. Gittim, bir gazinoda patronla masada oturuyordu. Ayağa kalkıp, 'Neşet Abi hoşgeldin' dedi. Gece saz meclisi devam ederken Zeki, bir mayaya başladı. Nasıl olduğunu tarif etmek mümkün değil. Sonra Zahide'yi söyledi, ikinci dörtlüğü ben yakaladım. Kalktı ve 'olmaz böyle bir şey' diyerek başını duvara vurmaya başladı. Beni affetsin. Ona çok şey borçluyum..

Hep Sen Mi Ağladın(Yalan Dünyada )

Hep sen mi ağladın,hep sen mi yandın?
Bende gülemedim yalan dünyada
Sen beni gönlünce mutlu mu sandin?
Ömrümü boş yere çalan dünyada.

Ah yalan dünyada,yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen yalan dünyada
Sen ağladin canim ben ise yandim
Dünyayi gönlûmce olacak sandim

Bos yere aldandim bos yere kandim
İrengi gözümde solan dünyada
Ah yalan dünyada,yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada

Bilirim sevdigim kusurun yoktu
Sana karsi benim gayetten çoktur
Felek vurdu dolu üstüme yagdi
Yaslarim görüme dolan dünyada

Ah yalan dünyada,yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada
Ne yemek,ne içmek,ne tadim kaldi
Garip bülbül gibi feryadim kaldi

Alamadim eyvah muradim kaldi
Ben gidip ellere kalan dünyada
Ah yalan dünyada,yalan dünyada
Yalandan yüzüme gülen dünyada

Derleyen: Neşat Ertaş
Yöre: Kırşehir

Nar Tanesi (Sevda Olmasaydı)

Sevda olmasaydı da
Gönüle dolmasaydı
Dünya neye yarardı da
Güzeli olmasaydı

Nar tanesi tanesi de
Seviyom nar danesi
Güzellerin içinde de
Sevdiğim bir tanesi

O yar zülfünü tarar da
Gönül dengini arar
Bu dünyada sevmeyen de
Ahrette neye yarar

Nar tanesi tanesi de
Seviyom nar danesi
Güzellerin içinde de
Sevdiğim bir tanesi

Sevda ömür çürüdür
Has bahçenin gülüdür
Sevmeyeni neyleyim de
Sevenim sevgilidir

Nar tanesi tanesi de
Seviyom nar danesi
Güzellerin içinde de
Sevdiğim bir tanesi

Kaynak Kişi Neşet Ertaş
Yöre Kırşehir

GÖNÜL DAĞI
Gönül Dağı yağmur yağmur boran olunca
Akar can özümde sel gizli gizli
Bir tenhada can cananı bulunca
Sinemi yaralar dil gizli gizli


Dost elinden gel olmazsa varılmaz
Rızasız bahçanın gülü derilmez
Kalpten kalbe bir yol vardır görülmez
Gönülden gönüle yol gizli gizli


Seher vakti garip garip bülbül öterken
Kirpiklerin oku cana batarken
Cümle alem uykusunda uyurken
Kimseler görmeden gel gizli gizli

HAPİSANELERE GÜNEŞ DOĞMUYOR
Hapisanelere güneş doğmuyor
Geçiyo bu ömrüm de günüm dolmuyor
Eşim dostum hiç yanıma gelmiyor
Yok mu hapisane beni arayan
Bu zındanda ölem can gardiyan

Birer birer yoklamayı yaparlar
Akşam olur kapıları kaparlar
Bitmiyo geceler, olmaz sabahlar
Yok mu hapisane beni arayan
Bu zındanda ölem can gardiyan

Anamdan doğalı garip kalmışım
Acı hapisane aha genç yaşım
Benim zındanlarda neydi işim
Yok mu hapisane beni arayan
Bu zındanda ölem can gardiyan

YOLCU
Bir anadan dünyaya gelen yolcu
Görünce dünyayı gönül verdin mi
Kimi büyük kimi böcek kimi kurt
Merak edip hiç birini sordun mu


İnsan ölür ama uruhu ölmez
Bunca mahlukat var hiç biri gülmez
Cehennem azabı zordur çekilmez
Azap çeken hayvanları gördün mü


İnsandan doğanlar insan olurlar
Hayvandan doğanlar hayvan olurlar
Hepisi de bu dünyaya gelirler
Ana haktır sen bu sırra erdin mi


Vade tekmil olup ömür dolmadan
Emanetçi emanetin almadan
Ömrünün bağının gülü solmadan
Varıp bir canana ikrar verdin mi


Garip bülbül gibi feryad ederiz
Cehalet elinde küsmü kederiz
Hep yolcuyuz böyle gelir gideriz
Dünya senin vatanın mı yurdun mu

NE GÜZEL YARATMIŞ
Ne güzel yaratmış seni yaradan
Esmesin sevdiğim yeller incidir
Güzelsin sevdiğim gülden goncadan
Uzanmasın sana yar yar eller incidir


Kipriklerin oktur kaşın yay kimi
Gözlerin aklımı etti zay gimi
Cemalin güneşe benzer yüzün ay gimi
Değmesin zülüfler yar yar teller incidir

KARANFİL SUYU NEYLER
Karanfil suyu neyler (gülüm)
Güzel kokuyu neyler (gülüm)
İki baş bir yastıkta (gülüm)
O göz uykuyu neyler (gülüm)
Le le le le Leylam yar
Hergün akşam böyle yar
Kötü isem söyle yar
Karanfil deste gider
Kokusu dosta gider
Sevipte alamayan
Gurbete hasta gider



Al Yanak Allanıyor

Al yanak allanıyo
Sevdikçe ballanıyo
O yar çıkmış karşıma
Dal gimi sallanıyo

Aman etme bana bu nazı
Aman gel bana bazı bazı
Aman kız ben seni alırdım
Aman baban olmadı razı

Al yanak pembe pembe
Sevdan uyandı bende
Sevdanınan yanıyom
Hiç insaf yok mu sende

Aman etme bana bu nazı
Aman gel bana bazı bazı
Aman kız ben seni alırdım
Aman baban olmadı razı

Al yanak yaşmak ister
Göze yakışmak ister
Şu benim garip gönlüm
Yare konuşmak ister

Aman etme bana bu nazı
Aman gel bana bazı bazı
Aman kız ben seni alırdım
Aman baban olmadı razı


KÜSTÜRDÜM GÖNLÜMÜ

Küstürdüm gönlümü güldüremedim
Baharım güz oldu yazım kış oldu
Gönüle yarimi balduramadım
Baharım güz oldu yazım kış oldu
Şu fani dünyada murad almadan
Eller gibi şad olup da gülmeden
Ellerin bağında gülü solmadan
Baharım güz oldu yazım kış oldu


yasaravci@karincalikoyu40.com

Bana ulaþmak için yukarýdaki e-mail adresini kullanýn