KIRŞEHİR'DE HALK MÜZİĞİ DOĞAL HALİNİ KORUMAKTADIR. AĞIT VE EZGİLERİ İSE DEDE KORKUT
KÜLTÜRÜ TAŞIR.
ÇORABIN ENİNE BAK
DÖNDER DE ALINA BAK
BEN AKLINA DÜŞTÜKÇE DE
ÇAVUŞUN DAĞINA BAK
ŞÖYLE BÖYLE ŞU YİĞİDE YANMAYIM MI
BİN BEŞYÜZE TOPRAKLIDA KALMAYIM MI
ÇORAP MİLİNEN OLUR
SEVDA SIRINAN OLUR
AÇ KAPIYI NAZLI YAR
GÖNÜL BİRİNEN OLUR
ŞÖYLE BÖYLE ŞU YİĞİDE YANMAYIM MI
BİN BEŞYÜZE TOPRAKLI'DA KALMAYIM MI
Cacabey medresesi/KIRŞEHİR
KIRŞEHİR
İLETİŞİM BİLGİLERİ
İl Kültür Müdürlüğü
Tel: (386) 213 44 43 - 212 92 95
Faks: (386) 212 32 95
İl Turizm Müdürlüğü
(+90-386) 214 28 00 - 213 14 16
Kültür Merkezleri
Tiyatro, konferans gibi etkinliklere yönelik 266 kişilik Salon
300 m²'lik Müze
350 m²'lik Kütüphane
250 m²'lik Sergi Salonu
Yazışma Adresi: Kül. Mer. Ahi Evran Camii Karşısı - Kırşehir
Tel: (386) 213 03 95
Faks: (386) 212 32 95
Devlet Güzel Sanatlar Galerisi Müdürlüğü
Kültür Merkezi KIRŞEHİR
Tel: (0 386) 213 13 40
Faks: (0 386) 212 32 95
Önemli Telefonlar
Valilik : (+90-386) 213 11 25
Belediye : (+90-386) 212 83 83
Hastane : (+90-386) 213 45 15
Polis : (+90-386) 213 34 25
Jandarma : (+90-386) 812 20 01
KIRŞEHİR
Cami, Türbe ve Kiliseler
Cacabey (Medresesi) Cami: İl merkezinde bulunan Medrese, 1271-1272 yıllarında yaptırılmıştır ve günümüzde cami olarak kullanılmaktadır.Selçuklu Döneminde astronomi yüksekokulu olarak hizmet vermiştir. Yapıdan ayrı olan minaresi de gözlem kulesi olarak kullanılmıştır.
Ahi Evran Camii ve Türbesi: 1482 yılında, Ahilik Teşkilatının kurucusu Ahi Evran adına yaptırılan Cami ve Türbe, il merkezinde bulunmaktadır.Türbeye, cami içinden bir merdivenle çıkılmaktadır.
Lala (Lale) Camii: İl merkezinde, Melik Gazi Kümbetinin hemen yanındadır. Caminin mimari tarzı, 13. yüzyılda kervansaray veya darphane olarak yaptırıldığı kanısını uyandırmaktadır.
Kümbetler: Melik Gazi Kümbeti: İl merkezinin güneydoğusunda bulunan kümbetin 13. yüzyılda yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Dikkate değer diğer kümbetler ise Kalender Baba Kümbeti ile Fatma Hatun kümbetleridir.
Türbeler: Aşıkpaşa Türbesi, Cacabey Türbesi, Süleyman Türkmani Türbesi, Muhterem Hatun Türbesi, Yunus Emre Türbesi yörede görülmeye değer eserlerdir.
Derefakılı Kiliseleri: Hıristiyanlığın ilk kiliselerinden olan bu yapılar, Akçakent ilçesinin Derefakılı köyündedir.
İnanç Turizmi
KIRŞEHİR
NASIL GİDİLİR?
Karayolu : Terminal, Kent merkezine yaklaşık 1 km. uzaklıktadır. Terminale belediye otobüsleri, dolmuş ve özel taksiler çalışmaktadır.
Otogar Tel : (+90-386) 212 28 66 - 213 20 26
Demiryolu : Tren garı kent merkezine 70 km uzaklıktadır.Çiçekdağ ilçesi ile Yerköy İlçesinin tam ortasından geçer.
KIRŞEHİR
Kaleler
Kuş Kalesi: Kaman yakınındaki Kuş Kalesi'nin Hititler Döneminde yaptırıldığı ve Bizans Dönemi'nin sonuna kadar kullanıldığı tahmin edilmektedir.
Keçi Kalesi: Kırşehir merkezine bağlı Kızılca köyünün kuzeydoğusundadır. Bizanslılar tarafından yapılan kalenin duvar kalıntılarının bugünkü yüksekliği 2-3 m.dir. Kırşehir kalelerinin en büyüklerindendir.
KIRŞEHİR
Kervansaraylar
Kesikköprü Kervansarayı: (Cacabey Hanı) Kırşehir'in 23 km. güneyindeki Kesikköprü köyünde bulunan kervansaray ile yanındaki köprü, 1248 yılında Anadolu Selçuklu Devleti'nin Kırşehir Emiri Nurettin Caca tarafından yaptırılmıştır. İki ayrı renkli taştan yapılmış olan taç kapısı, taş işçiliği ile dikkati çekmektedir.
KIRŞEHİR
NE YENİR?
Tandırda çömlek paça, keşkef mutlaka tadılmalıdır.
İşletme Belgeli Yeme-İçme-Eğlence Tesisleri
Turizm Tesisleri Veri Tabanı Güncelleme Projesi çalışmaları devam etmektedir. Proje tamamlandığında Tesis türleri ve bilgilerine ilişkin eksiklikler giderilmiş olacaktır.
Kırşehir'de bulunan Turizm Bakanlığından İşletme Belgeli Yeme-İçme-Eğlence Tesisleri bilgilerini görmek için;
KIRŞEHİR
Müze ve Örenyerleri
Müzeler
Kırşehir Müzesi - Detaylı Bilgi
Adres: Kültür Merkezi İçi - Kırşehir
Tel: (386) 213 33 91
Örenyerleri
Mucur Yeraltı Şehri - Mucur İlçe Merkezi
D. İnlimurat Yeraltı Şehri - Merkez e 38 km.uzaklıkta Dulkadirli Beldesindedir.Görülmeye değer bir yerdir.
Çağırkan Kale Höyük: Kırşehir-Kaman karayolu üzerinde, Kaman ilçesine 9km.uzaklıktaki Çağırkan kasabasındadır.M.Ö.3000'den İslami Döneme kadar iskan görmüştür.
Merkez Kalehöyük: Şehir merkezinde bulunan Kalehöyük, milattan önceki dönemlerden itibaren günümüze kadar iskan görmüştür.
Hashöyük: İl merkezine 35 km uzaklıktaki Hashöyük'te yapılan kazılarda, Hitit Dönemine ait kalıntılar bulunmuştur.Şehre 9 Km.Uzaklıktaki Tataroğlu hüyük Türk tümülüslerine benzer.M.Ö.ceki çağa ait olduğu tahmin edilmektedir.Etrafındaki Avucöer,Avuc,Kusbağrı Mezarlık ve Kalıntıları ile Gavur Kalesinin tarihide Mö ve MS.dönemlere aittir.
Mucur Yeraltı Şehri: Mucur ilçe merkezinde bulunan yeraltı şehri, M.S. 3. ve 4.yy.larda kurulmuştur. Yerden 7-8 m. derinlikte olan bu şehirde 42 oda, dehlizler, ahırlar, ibadet yerleri, gizli yollar ve geçitler ve havalandırma bacaları bulunmaktadır.
Dulkadirli İnli Murat Yeraltı Şehri: İl merkezine 38 km. uzaklıktaki Dulkadirli Beldesindedir. M.S.4-5.yy.'larda yapıldığı sanılmaktadır. Üç ana mekan ve bu mekanlara açılan 10 odadan oluşmaktadır.
TURİZM
Kırşehir de turizm sektörü henüz gelişmemiştir. Fakat turistlerin çok hoşlanacağı tabii güzellikler ve çok sayıda tarihi esere sahiptir.
Tabii güzellikleri:
Seyfe gölü :
Seyfe Golü, Orta Anadolu'da bulunan birkaç tuzlu gölden biridir Kırşehir'in Kuzeydoğusunda yer alan göl. Mucur'a 16 km. uzaklıktadır. Yöre, sulak ve yer yer sazlık, bataklık alanlardan oluşmaktadır. Gölün doğusunda, Kıyıya yakın sazlıklardan oluşmuş pek çok adacık vardır. Bu adacıklar ve göl çevresinde, ötücü kuşlar da dahil olmak üzere toplam 187 kuş türünün varlığı mevcuttur. Gök su kuşlarının beslenme, üreme ve konaklama alany olarak sadece Türkiye'nin değil, dünyanın da önemli sulak alanlarındandır. Gölde, dünyanın en büyük flamingo topluluklarından biri (320 bin adet) barınmaktadır. Göl, aynı zamanda sonbaharda yüzbinlerce ördeğin konaklama alanıdır. Seyfe gölünde beslenen ve konaklayan diğer önemli kuş türleri; çamurcunlar, pelikanlar, balıkçılar, yağmurcular, kazlar kılıçgagalar, martılar bababanlar ve sumrulardır. İlkbaharda gölün doğusundaki adacıklarda bu kuşlar başta olmak üzere çeşitli türlerden binlerce kuş yuva yapmakladır. Ayrıca Malya Devlet üretme Çiftliği alanında toy, turna gibi büyük kuşlar da barınmaktadır Seyfe gölü çevresi, sonbaharda leyleklerin önemli toplanma alanlarındandır. Bölgede 480 bin kuşun birarada yaşadığı tespit edilmiştir.
Seyfe Gölü içindeki en güzel görüntüler Seyfe Köyü yakınlarında bulunan höyükten izlenmektedir. Ayrıca Seyfe'nin Badıllı mahallesinden de göl kenarına kadar gelip, gölün güzelliğini ve flamingoları seyrelmek mümkündür. Ayrıca, yaz ayların da flamingolar gölün bir çok kesiminden de seyredilebilir Ancak göl kenarında gözlemevinin bulunmaması yakından izleme olanağını kısıtlamaktadır.
Uluslararası kuruluşlara göre; 24 saat içinde, 25 binden fazla su kuşunun bir arada bulunduğu bölgeler birinci derece sit alanı olarak ilan edilmektedir Seyfe Gölü bu sınıflandırmanın üzerinde olduğu içirt birçok yabancı kuş bilimcilerinin ve çevrecilerin dikkatini çekmektedir. Göl ve çevresi 1990 tarihinde Tabiatı Koruma Alanı ilan edilmiştir. Göl aynı zamanda birinci derece "Doğal Sit Alanıdır. Uluslararası Kuşları Koruma Konseyi (ICDP), Seyle Gölü'nde yaşayan 27 tür kuşu koruma listesine almıştır. Nesilleri azalan bu kuşlar, Türkiye'nin de taraf olduğu Bern sözleşmesi ile koruma altına alınmıştır. Devlet Su İşleleri tarafından Seyfe Gölü çevresinin tarım alanına dönüştürülmesi projesi, kuşlaryn yaşam alanının yok edileceği anlaşılınca. programdan çıkarılmıştır,
Bölgenin hem tanıtılması hem de korunması için başlatılan çalışmalara hızla devam edilmektedir. Seyfe Gölü, Orta Anadolu'da turizmin en yoğun olduğu bölge olan Kapadokya'ya yakındır.
Baraj gölleri: Hirfanlı, Kesikköprü ve çoğun baraj gölleri bir dinlenme ve mesire yerleridir. Hirfanlı baraj gölünde bol lezzetli sazan ve yayın balığı üretilir.
İÇMELER VE KAPLICALAR:
Eski ve volkanik bir jeolojik bir yapısı olan Kırşehir Eski ve volkanik bir jeolojik yapısı olan Kırşehir, kaplıcalar bakımından zengin yörelerden biridir. Terme, Karakurt ve Çiçekdağ yakınlarındaki Bulamaçlı kaplıcaları, deri, kalp, romatizma ve mide rahatsızlıklarına iyi gelmektedir. Yaz aylarında çevre iller yanında yurdun uzak bölgelerinde gelenler de bu kaplıcaları doldurmaktadırlar. İl ayrıca, sağlık suları açısından da zengin sayılır. Ama tesis yetersizliği nedeniyle bunlardan yararlanılamamaktadır.
Avcı içmesi: Mucur ilçesine 15 km uzaklıktaki Avcı köyündedir. Kükürtlü olan su henüz tam olarak incelenmemiştir. Bununla birlikte mide rahatsızlıklarına ve hazım bozukluklarına iyi geldiği sanılan su yöre halkınca yaygın bir biçimde kullanılmaktadır
Terme kaplıcası: Kırşehir merkez kuşdili mahallessinde yer alan kaplıca kent merkezine 1 km. uzaklıktadır. kaplıcada biri 4 yıldızlı otel diğeri Özel İdare Müdürlüğüne ait iki modern tesis vardır. Çok değerli şifalı suya sahip olan kaplıca banyonun yanısıra içilebilmektedir. Kaplıca suyu sıcaklığı 40 oC dir.
TERME OTEL
Terme Oteli 132 odalı, 264 yataklı, Lokantası, kapalı yüzme havuzu ve
özel banyoları bulunan turistik belgeli oteldir.
Terme kaplıcası bir çok hastalığa iyi gelmektedir.Banyo tedavisinde uygulanan hastalıklar; romatizma ,felç ve cilt hastalıklarıdır. İçme tedavisi uygulanan hastalıklar; böbrek,kalp,damar, yüksek tansiyon, mide ve kadın hastalıklarıdır. Banyo ve İçme tedavisinde birlikte kullanılan hastalıklar; Çocuk felci safra kesesi ve sinirsel hastalıklardır. Civarında turistlik tesisleri mevcuttur.
Karakurt Kaplıcası: Kırşehirin 16km. batısında karalar köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Adının nereden geldiği kimlşer tarafından ilk işletmetye açıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Yapılan araştırmalara göre kaplıca Selçuklu hükümdarı Kılıçarslan tarafından 1135 yılında Selçuklu beeylerinden Karakurt baba adına yaptırılmıştır.
Suyun içerisinde eriyik olarak kalsiyum sülfat ve bikarbonat mevcutdur. Sağlığa yararlı olduğu belirlenmiş olan kaplıca suyunun sıcaklığı 50 oC dir. Banyo tedavisi ile Romatizma,sinir, ve kadın hastalıkları tedavisinde yararlıdır.
Selçuklu döneminde ait Ilıcan, türbe ve mescitten oluşan eski yapıların yanında birbirine yakın iki blok olarak çağdaş kaplıca tesisleri yapılmıştır. Yeni yapılan tesis 50 yatak kapasiteli olup, iki genel ve on özel havuza sahiptir.
Karakurt Kaplıcası Efsanesi : Kırşehir'in 15 km. batısındaki Emirburnu Dağı nın eteklerinde
Karakurt adında bir kaplıca vardı. Geçmişi çok uzaklar a gider. 4 mevsim hastaların taşındığı
kaplıcada tedavi edilmeyen illet yoktur. Bir zamanlar Kırşehir Beyi nin oğlu çaresiz bir hastalığa
tutulmuş, her tarafı akar, kokar olmuş. Doktorlar ne yaptıysa fayda etmemiş, Bey in umudu kesilmiş
Bari gözümün önünde öleceğine götürün bir dağa bırakın, orada ölsün. Göz görmeyince
gönül katlanır.demiş.
Çocuğu alıp Emirburnu Dağı nın eteklerine bırakmışlar. Elbette burada kurtlar, kuşlar parçalarda o
da bu illetten kurtulur. Çocuk yapayalnız kol bacak tutmaz, başına geleceği beklerken akşama doğru
bir kurt görünmüş. Kurdun karnı kemiklerine yapışmış, uyuzdan tüyleri dökülmüş, her tarafı yara
içindeymiş. Sürüne sürüne dağın eteğinde bataklığa gelmiş, çamura bulanmış, çıkmış. Ertesi gün
yine bataklığa gelmiş, çamura girmiş. İki gün sonra canlı kanlı bir kurt olarak ayağa kalkmış ve
oradan uzaklaşmış. Kurdun her hareketini izleyen çocuk,, bu çamurda bir keramet olsa gerek diyerek
o da sürüne sürüne bataklığa girmiş, çamurları yüzüne gözüne sürmüş. Bir köşede kaynayan sudan
içmiş, biraz sonra vücudunda bir dirilik, canlılık hissetmeye başlamış. Bir iki derken ayağa kalkmış,
yürümüş, üçüncü günde Kırşehir.in yolunu tutmuş. Babasının kapısını çalmış, görenler şaşırmış,
gözlerine inanamamışlar. Çocuk olanı biteni anlatmış, Babası bataklığı bir kaplıca haline getirerek
üzerine bir kubbe, yanına da bir mescid yaptırıp, hizmete açmış. Adına da KARAKURT
KAPLICASI demiştir.
Bulamaçlı Kaplıcası: Kırşehir Çiçekdağı sınarı içerisinde Çiçekdağ a 4km dir. Kaplıca suyu içerisinde yararlı, sodyum klorür, bikarbonat ve radyum bulunmaktadır. Sıcaklığı 42 derece olan kaplıca suyu romatizma, nevraljin, nevrit ve kadın hastalıkları tedavisinde önerilmektedir. 20 yataklı bir moteli vardır.
Mahmutu Kaplıcası: Kırşehir.in kuzey doğusunda Çiçekdağ sınırları içerisinde yer alır. Mahmutlu büyük ve küçük hamam adı verilen iki kaplıcadan oluşmaktadır. Suyu diğer kaplıca sularından daha sıcak (63 derece) ve bol olmasına rağmen gerekli tesislerin bulunmaması nedeniyle yararlanılmamaktadır.
Mesire Yerleri: Kırşehir genelde bağlar, bahçeler ve kavaklıklar içerisinde yeşil bir görünüme sahiptir. Bu doğal güzellikler içinde, halkın piknik yeri olarak değerlendirdiği pek çok alan vardır. Kındam, Ökse, Özbağ, İkizarası, Karabacak gibi kendine özgü yeşil alanlar en önemlileridir. Devlet Su İşleri'ne ait Güzler ve Çuğun'da düzenlenmiş piknik alanları mevcuttur. Mucur ilçesinde gezi yeri olarak değerlendirilen ve halkın "kömü" adını verdiği kavaklık ve yeşil alan vardır. Kaman - Çağırkan kasabasındaki Japon bahçesi, suni gölü ve yeşil alanları ile gezilmeye değerdir. Çiçek dağı ormanlık alanı içerisinde piknik yapmaya elverişli alanlar vardır.
FESTİVALLER - ŞENLİKLER: Kırşehir'de; Atatürk'ün 23 Aralık'ta Mucur'a, 24 Aralık'ta Kırşehir'e ve 25 Aralık'ta Kaman'a 1919 yılında gelişinin yıldönümleri kutlanır. Ayrıca esnaf kuruluşları birliğince Aşık Paşa'yı anma günü düzenlenir.
Kırşehir'de her yIl ekim ayının ikinci haftasında kutlanan Ahilik Kültür Haftası ve Esnaf Bayramı, 1965'ten beri geleneksel olarak sürdürülmektedir. 1977'den itibaren Uluslararası nitelik kazanan ve Esnaf Bayramı olarak kutlanan şenlikler, 1987'de Kırşehirlilerin yoğun girişimleri sonucu "Ahilik Kütlür Haftası" olarak resmiyet kazanmıştır. Hafta süresince ilde kurulan kutlama komitesinin organizasyonu ile sempozyumlar, paneller ve gösterilen düzenlenir. Ahi sofraları kurulur, Ahiliğin geleneksel törenlerinden "Şed Kuşatma" gösterileri yapılır.
Kırşehir'de her yıl yapılan Ahilik Kültür Haftası ve Esnaf Bayramının amacı şudur: Türk esnafının önderi, kooperatifler, işçi sendikaları, sosyal sigortaların fikır atası, esnaf dernekleri birlikleri, federasyonlar ve konfederasyonların öncüsü olarak bilinen Ahi Evran'ın çağdaş yaşam şartlarına uygun törelerini yaşatmak, ticarette ve sanatla ahlaki temellere dayalı güzel geleneklerini, tüm esnaf sanatkarlarına ve tüm dünya esnaf sanat karlarına duyurmak ve onların her yıl Kırşehir'de biraraya gelmelerine imkan hazırlamaktadır
Eşine pek rastlanmayan Kaman cevizinin ülkemize tanıtılması, hakkettiği ilgiyi görmesi ve Kaman çiftçisinin ceviz üretimine teşviki gibi amaçlarla. Kaman Belediyesi tarafından 1991 yılından itibaren her yıl ekim ayında Ceviz Kültür ve Sanat Şenliği düzenlenir. "Altın Ceviz" festivali adı da verilen şenlikler bir bayram havası içinde, halkın da büyük katılımı ile kutlanır. En iyi cevizi üretenlere çeşitli ödüllerin de verildiği festivale, ünlü sanatçılar, yazarlar ve akademisyenlerde katılmaktadır
KAMAN CEVİZİ
FİZİKİ
Kırşehir doğudan batıya, güneyden kuzeye giden karayolu ulaşım ağının ortasında bulunması nedeniyle yurdumuzun hemen hemen bütün illeriyle ulaşım olanaklarına sahiptir. Günün her saatinde çevre illere ve diğer illere sefer yapan otobüs işletmeleri mevcuttur.
Kırşehir, kuzeyden Delice Irmak Vadisi, batıdan Kaman-Kılıçözü Vadisi, güneyden Kızılırmak vadisi ve
doğudan Seyfe Gölü çöküntü alanı ile çevrilidir.
Kırşehir il toprakları, Kızılırmak havzasının orta bölümünde ve İç Anadolu kıvrım dağlarının temelini oluşturan Orta Anadolu platosu üzerinde yer alır. İl alanı 2. ve 3. zamanlardan beri şiddetli aşınma uğramıştır. Dağlar, ana çıtaları dışında, düzleşerek plato görünümü almıştır. Çok sayıda akarsu, genellikle neojen kalkerlerinden oluşan bu yapıyı, kuzey, güney ve batı yönlerinde derin vadiler açarak parçalamıştır. Yer yer genişleyen vadi tabanlarına 4. zaman eski ve yeni alüvyonlarının dolmasıyla ilde tarımsal etkinlikler açısından son derece önemli olan ovalar ortaya çıkmıştır. İl alanının doğu kesimi, 2. ve 3. zamanlardaki kıvrılma ve sıkışmalar sırasında çöküntüye uğramış ve kapalı bir havza oluşmuştur. Yükseltisi 1.110metre olan çöküntü alanının tabanı eskiden sularla dolu iken 4. zaman alüvyonlarının birikmesi sonucu, bugün bu göl alanı küçülmüş ve Seyfe Gölü olarak adlandırılan orta büyüklükte bir göl durumuna dönüşmüştür.
Görüldüğü gibi Kırşehir.de hemen hemen tüm yeryüzü şekillerine rastlanmakla birlikte, platolar çoğunluktadır. İlde yükseltisi 1500 metreyi aşan alanlar çok azdır. İl alanının yaklaşık 5000 metre karesi 1000-1500 metre, 1500 metre karesi ise 500-1000 metre yükseltili kesimlerdir.
Kırşehir ilinin %17 si dağlarla,%65 i yayla ve platolarla ve %18 i ovalarla kaplıdır. Kırşehir.e yaylalar şehri denilmiştir.Topraklarının 3 de 2 si 500-1200m.Yükseklikteki plato ve yaylalardan ibarettir.
DAĞLARI:Yayla ve plato görünümünde olan topraklarının üzerinde 1500 m yi aşan dağların mühim kısmı, Kızılırmak ile bunun kolu olan Delice Irmak arasında olup başlıca dağları şunlardır;
En yüksek dağı olan Baran Dağı(1808m), Kargasekmez Dağı(1718m) Kervansaray Dağı(1679m) , Çiçek Dağı (1691m), Aliöllez Dağı(1528m) ve Naldöken Dağı(1504m).
Naldöken dağı
Höyüklü dağı
Yayla ve platolar Yozgat,a doğru yükselirler. Yayla ve platoların orman ve bitki örtüsü azdır. Fakat hayvancılığa müsaittir. Platolar kalkerli olup yağmur sularının yer altında toplanıp alçak yerlerden kaynak olarak çıkmasını temin eder böylece yaz aylarında aşırı kuraklığı önler.
Obruk tepesi
Kargasekmez Dağı
İlde çok az bir alanı kaplayan dağlar Kırşehir Masifi olarak adlandırılan ana plato üzerinde, kuzeyden başlayıp sonra güneybatıya ve güneydoğuya açılarak, il topraklarını parçalamaktadır. İç Anadolu kıvrım sistemine bağlı olarak açılan bu dağlar, Yozgat yöresini kaplayan Bozok platosu üzerinde belirginleşen dağların, Delice Irmak Vadisinden sonraki uzantıları ile Nevşehir,in kuzeyini kaplayan Kızıldağ kütlesinin kuzeybatı yönündeki uzantıları durumundadır. İldeki dağların en önemlileri ve bunların özellikleri şöyle sıralanabilir.
KARINCALI MAĞARASI
Obruk dağ,daki Mağara söylencesi: Obruk dağ,ın kente bakan yüzünde bir mağara vardır. Yöre bu mağaraya ilişkin türlü söylenceler anlatır. En bilinenleri şunlardır:
İnanışına göre mağaranın içinde ikiye ayrılan yolun birinde bir erkek, öbüründe bir kadın nöbet tutmaktadır. Yol uçsuz bucaksızdır, kimse sonuna varamaz. Mağara suyla doludur. Bir taş atılsa sular taşıp KIRŞEHİR,i basacaktır. Buraya giren, havasızlıktan boğulur. Bu yüzden kimse bu mağaraya girmeye cesaret edemez. Suyu taşar da Kırşehir,i basar diye mağaraya ufacık bir taş bile atılmaz.
Mağarada büyülü bir giysi vardır. Ele alınca dağılıp dökülür, toplanıp yerine konulursa eski haline döner.
Mağaranın demir kapısı, ardında durup dinlenmeden birbirine sürtünüp bilinen iki kılıç vardır. Günün birinde bir yiğit bu kapıyı açacaktır. O yiğit bu kılıçlara başını kaptırmadan geçerse içerde saklı her şey onun olacaktır.
Söylencelerden birine göreyse bir zamanlar mağaradaki yollardan biri bir saat ötedeki Karıncalı Köyü,ne çıkmaktaydı. Mağaranın köye açılan ucuna bakanlar gördükleri bir top ışıkla büyülenir, ardına düşerler. Onlar kovalar, ışık kaçar, bir türlü ışığa ulaşamazlar. Işığın ardına düşüp de geri dönen olmamıştır.
Günün birinde mağaranın ağzı bir örümcek ağıyla kapanır. Öyle korkunç bir görünümü vardır ki kimse buradan geçmeye cesaret edemez. Bir zaman sonra bir kuş bu örümcek ağına yuva yapar. Örümcek ona dokunmaz. Kuşun yavruları olur,büyümeye başlar. Bir gün kocaman bir yılan, yavruları yemek isteyince örümcek onu ağına çeker, yutuverir. Bu yüzden örümcek KIRŞEHİR,de kutsal sayılır.
Mağara ağzında Obruuuuk diye bağırılırsa Obruk diye yanıt gelir. İnanışa göre bu yanıtı verenler cin tayfasıdır.
Çiçek Dağı: Çiçekdağ ilçesinin batısındaki platonun ortasında yükselen Çiçek dağının yükseltisi, 1.691 metredir. Genellikle kretase kalkerinden oluşan Çiçek dağı, Deliceırmağa akan derelerin açtığı derin vadilerle parçalanmıştır. Bozkır kuşağı içerisinde yer alan Kırşehir,de bozuk nitelikte de olsa orman örtüsü bulunan tek dağ budur. Orman örtüsü doğudan güneye ve güneybatıya gidildikçe ortadan kalkar. Ağaç ve kültür bitkilerine, ancak vadi tabanlarında rastlanır. Çiçek dağının ana çatısı dışında , konglomera kalker ve marn gibi maddelerden oluşan yapının yumuşaklarına bağlı olarak hızla aşınmış ve tarım yapılabilen platolara dönüşmüştür.
Baran Dağı: Kırşehir kenti ile Kaman ilçesi arasında kalan 1000-1500 metre yükseltili platolar üzerinde yükselen Baran Dağı, batıdan güneydoğuya doğru uzanır. Yükseltisi 1808 metre olan Baran dağı aynı zamanda ilinde en yüksek noktasıdır.
Baran dağı kütlesi doğuda merkezi ilçe alanına doğru sokularak Naldöken, Cemele, Kargasekmez dağları ile bunların arasına serpilmiş Höyüklü, Obruk ve Emirburnu tepelerini oluşturur. Batıda Kaman ilçesinin kuzeydoğusundaki 1.609 yükseltili buzluk dağı da aynı kütlenin devamıdır.
Kervansaray Dağları: Seyfe Gölü çöküntü alanı ile Kırşehir kenti arasını dolduran Kervansaray Dağları kuzeybatıdan güneydoğuya doğru uzanarak Mucur ilçesine sokulur. Mucur yakınlarında aynı yönde uzanan platolar üzerinde belirginliği azalan dağlar, ilçenin kuzeydoğusunda yeniden kabararak, Nevşehir,in kuzeyini kaplayan Kızıl dağ kütlesiyle birleşir.
Kervansaray dağlarının en yüksek noktası Kırşehir kentinin kuzeydoğusunda kalan 1.679 metre yükseltili tepedir. Aynı sıranın öbür önemli dorukları Mucurun kuzeybatısındaki Armutlu dağı ve Köpekli dağı ile ilçenin kuzeydoğusundaki Kırlangıç dağı ve Kızıl dağdır.
Genellikle bitki örtüsünden yoksun olan bu dağlar akarsuların açtığı derin vadilerle parçalanmıştır. Ayrıca şiddetli aşınma sonucu yer yer düzleşerek platolara dönüşmüştür.
Aliöllez Dağı: Kaman ilçesinin güneyinden başlayıp, güneydoğu yönünde uzanan Aliöllez dağı fazla yüksek olmamasına karşın İbrişim yöresine dek düzenli biçimde uzanır. En yüksek noktası1.528 metredir. Çıplak olan bu dağ sırası özellikle Hirfanlı barajı yönünde derin olarak parçalanmıştır.
OVALAR: Bu bölgede bazı yerlerde geniş çöküntü alanları ve aşınma ovaları meydana gelmiştir. Bunların en önemlisi 1110m. Yükseklikteki Seyfe ovasıdır. Akarsuların açtığı vadiler dar ve derindir. Önemli vadiler Kızılırmak,Kılıçözü ve delice ırmak vadileridir. Kırşehir Kılıçözü vadisi Çoğuna kadar dik olarak uzanır. Çoğundan sonra genişler. Vadinin doğu ve batısında taşınma yolu meydana gelen Çoğun Ovası 2500 hektar ve 2400 hektarlık Güzler ovası bulunur.
Kırşehir il alanının %64,5 i paltolarla kaplıdır. Yozgat yöresinde oldukça yüksek olan platoların, Deliceırmak, Kızılırmak yayı içinde kalan bölümleri önemli ölçüde azalır. Çiçekdağı Kırşehir arasında yükseltisi arasında yükseltisi 850-1000 metre arasında olan paltoların yüzeyleri genellikle eosen kalkerleri, marnlar ve alçıtaşı serileriyle örtülüdür. Güneybatı kuzeydoğu yönünde akan derelerin açtığı vadilerle parçalanan platonun büyük bölümü kuru tarıma ayrılmıştır. Orman örtüsünden yoksun olan paltolar, İç Anadolu,nun karasal iklim kuşağı içinde kaldığından, ot bakımından da zengin değildir. Bu durumuyla paltolar daha çok, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine uygundur.
Kırşehir il merkezinin kuzey ve kuzeydoğusunu kaplayan platoların yükseltisi 500-1.200 metre arasındadır. Bütünüyle çıplak olan ve karstik bir yapı gösteren bu paltolar, kurak ve sıcak yaz aylarında çevre için birer su kaynağı oluşturmaktadır. Kış ve bahar aylarında düşen yağışlar, kalkerli yapıda alt katmanlarına geçmekte ve düşük yükselti basamaklarından yeniden kaynak olarak yüzeye çıkmaktadır. Yer yer tek yıllık çayır otlarıyla kaplı yaylalarda genellikle, küçükbaş hayvancılık yapılmaktadır.
Kırşehir kentinin güneyi, batısı ve doğusunda geniş alanlar neojende oluşmuş platolarla örtülüdür. Yükseltileri 1.000-1.200 metreler arasında değişen bu platolar neojen konglomeraları ile göl kalkerlerinden oluşmuştur. Hayvancılık aççısından çok önemli olan bu platoların yapısı yumuşak olduğu için aşınma çok şiddetli olmuş, akarsuların açtığı derin vadi oluklarında ve çeşitli büyüklükteki çöküntü alanlarında aşınma ovaları ortaya çıkmıştır. Aşınma ovalarının en önemlisi 1.110 metre yükseltili Seyfe Ovasıdır
|
KIRŞEHİR AŞIK PAŞA TÜRBESİ
Kırşehir'in Kuzeyinde Ankara - Kayseri yolu üzerinde, eski mezarlığın ortasında bulunmaktadır. 14 yy. İlk yarısında Eradna (Ertena) döneminde Aşık Paşanın yeğeni Alaaddin Ali Şahin vezir olduğu dönemde, amcası adına bu türbeyi, yaptırdığı nakledilmektedir.
Türbenin kare planlı, kubbe ile örtülü olan ve Aşık Paşanın sandukasının bulunduğu kısmın önünde birde sivri tonozlu dikdörtgen planlı bir giriş kısmı bulunmaktadır. Türbenin portali mermerden olup, ince bir işçilik göstermektedir.
Portal ve duvarlarda ayrılmalar mevcud olup, üst örtüden ve duvarlardan aldığı nem nedeniyle onarıma ihtiyacı vardır.
|
|
Türkiye,de görülecek çok yer var; Kırşehir
15/02/2006
Mehmet Göktürk
Dergi TURSAB,ın eylül sayısını okuyordum. Arka kapak iç sayfasında bir otobüs markasının reklamı gözüme ilişti. Küçük kareler içinde ülkemizin çeşitli yerlerinden cazip görünümler yan yana sıralanmış üstüne büyük harflerle Türkiye,de görülecek çok yer var, yazılmıştı. O karelerin oraya konulması tesadüf değil bir tercih sonucuydu. Zira reklam da olsa bir yer tanıtıldığı-tanındığı zaman bu tip sayfalarda tercih edilmektedir.
Madem öyleydi bu karelerin içinde bir gün Kırşehir,de olmalıydı. Uzun yıllar Kırşehir araştırmaları yapan bir araştırmacı olarak, ilimizi tanıtmaya çalışan okuduğunuz yazıyı ve fotoğrafları Dergi TURSAB,a göndermeye karar verdim. Tabii, biz yalnızca bir reklam sayfasından yola çıkmadık. Bizi, bu yazıyı veya yazıları hazırlamaya ve dergide yayınlanmasına götüren başkaca somut ve köklü sebepler var.
TURSAB Başkanı Başaran Ulusoy diyor ki, Alışılmış bölgelerin dışına çıkmalı, turizmi bütün Anadolu,ya yaymalıyız. Turizm alternatifleri bulmalı, buluşturmalıyız. Yalnızca güneş, deniz, kum ve bunlar etrafında dönen unsurlardan kurtulup kültür turizmine doğa turizmine vs. pek çok yeni destinasyona yönelerek turizm faaliyetlerini çeşitlendirmeliyiz. Turizmi dar alanlarda tutarsak gelecek için kötü olur. Turizmi her şey dahil yönteminden, belli bölgelerden, deniz kıyılarından çıkarmalı turizm pastasını bütün yurt sathına yaymalıyız,
TURSAB Başkanı Sayın Ulusoy,un söylemleri çok önemli... O, turizm alanında ufku olan, geleceğe yönelik, hedef gösteren sözler söylüyor. Turizmin başındaki önemli kişilerden olan ve bir turizm uzmanı olduğu anlaşılan Sayın Ulusoy elbette gerekli olanı yapıyor... Böyle konuşması ve bu doğrultuda davranması en doğrusudur.
Ancak mevcut uygulamaların tamamıyla ters yönde olduğunu gördükçe hayıflanmamak elde değil.
Her şey dahil turizmi yeni olmamakla birlikte son yıllarda daha çok benimsendi. Bir tür Kapalı Turizm, Bize göre pazar ekonomisinin bir demir perdesi gibi adeta...
Ulusoy,un öncülüğünü yaptığı fikirler, söylemler başka kişi ve kuruluşlarca da dile getiriliyor. Ama gelin görün ki, patladığı söylenen turizm, bırakın Kars,a Kırşehir,e, Sinop,a, Silifke,ye uğramayı her şey dahil yöntemindenkurtulup, olması gereken yerlere, Antalya, Alanya sokaklarına dahi çıkamıyor. Turizmsiz idare etmeye çalışan bizimki gibi iller ekonomik krizin her şey dahilini yaşarken, sahillerdeki oteller, moteller turizmin her şey dahili,;ne kendilerini kaptırmış gitmekte...
Turizmin patlamasını biz de duymak istiyoruz.
Bizler, patladı denilen hatta bazı yerler için infilak ettiği söylenen turizmin sesini duymadık. Bu turizm patlaması acenteler, oteller, motellerden başkasına pek hayır getirmedi.Her şey dahilciler çevreden yükselen Bırakın şu turistleri bize de gelsin diyenlerin feryad-ı figanını duymadıklarına göre bu patlama onları duymaz hale getirdi sanıyorum. Bizim duymamış olmamızın sebeplerinden biri taşrada olmamız sanıyorum. Bilindiği üzere taşranın sözlük anlamı dış, dışarıda demektir.
Sahi, biz patlamayı duymadığımıza göre susturucu takılmış olmalı. Biz duymadık ama bu sezon televizyon ana haberlerine ait görüntüler ile gazete fotoğraflarınıntamamına yakını havuz başlarından sınırları çizilmiş plajlardan, kısaca her şey dahil turizmi yapılan tesislerdengeliyordu. Biz, taşrada, Kars.ta Kırşehir.de, Sinop.ta patlamadan haberi olmayanlar, turizm turizm diye çıkarılan gürültüden rahatsız olmaya başladık. Turizmi kimseye kaptırmayanlar bir de üstelik sorunların problemlerin çözülmesi için medyada öyle gürültü ediyorlar ki turizmi otellerde yenilen içilenlerden ibaret kılmaya çalışmaları yanında; örneğin müze ziyaret ücretlerini fazla buluyorlar.
Hani bize diyenler haksız mı? Ekonomik kriz yalnızca Kars.a, Kırşehir.e, Sivas.a mı mahsus önce onu anlayalım. Turizm pastası yalnızca belli kesimlere ait olamaz. Dediğimiz gibi bu ahvalde sayın başkan ne yapsın? Onun sözleri bir kulaktan girip öbür kulaktan çıkıyor...
Latifeyle karışık olan bu satırların yazarı Kırşehir.de turizmin gelişmesi, daha doğrusu yeniden turizm adımları atılması için bilhassa 1997.den beri imkanları dairesinde çeşitli çalışmalarda, girişimlerde bulunuyor. Yine latife bir yanaTürk turizmi gerçekten 10 yıldır büyük ilerleme kaydetmiştir. Bizim meramımız; turistin her yere götürülmesi şu an için mümkün görünmese de Anadolu.muzda yaygınlık kazanmasını sağlamaktır.
Bilindiği üzere, yalnızca eleştirerek kalkınma ve gelişme sağlanamıyor. Üretmek, ürettiğini sunarak ülkeyi sahiplenmek esas olandır. Üretilen her bilgi, görüş, fikir ve proje kalkınma ve gelişmenin yol açıcılarıdır. Meşakkatli bir alan olan uygulama; dürüstlük, özveri, kolektif çalışma ve kararlılık ister. Bizler Ahilik kurumunun özünde bulunan dört ana prensip olan akıl, bilim, ahlak ve çalışmayı sürdürerek kalkınma ve gelişmemizi sağlayabiliriz. Bazıları Kelin ilacı olsaydı başına sürerdi diyebilir ancak biz Her uygar kişi yaşadığı il veya ülke için elinden geleni yapmalıdır. kanısındayız..
Kırşehir.de turizm isteği eski yıllara dayanır
Kırşehir 1930-40.lı yıllarda çok verimli kültür ve tarih araştırmalarına sahne olmuş. İlimizin kuzeyinde, Cumhuriyet Döneminin ilk arkeolojik kazılarından olan Has Höyük kazısı 1931 yılında başlatılmış. Bu tarihlerden itibaren ilin kültür ve tarih araştırmaları hız kazanmış bu alanda önemli mesafeler alınmış. Kırşehir.in turizme dair uzun bir geçmişi var. 1960 larda, hatta daha önceleri turizmle kalkınmayı düşünmüş. Bunun içinde çok önemli tarih ve kültür geçmişine güveniyor. Kırşehir tarihinin yazarı Cevat Hakkı Tarım 1960lı yıllarda Kırşehir.de Turizm adlı bir yayın çalışması yapıp başında hemşerimiz Sahir Kurutluoğlu.nun bulunduğu (1) Turizm ve Tanıtma Bakanlığına göndermiş ama bu çalışma bakanlık odaları arasında dolaştırılırken kaybolmuş. Kırşehir Turizm Derneği kurularak ciddi çabalar gösterilmiş. Uzun yıllar yaz aylarında mütevazı sayıda da olsa turist ziyaret etmişti ilimizi...
Bir özeleştiri getirilecek olunursa 1985 yılından sonra Kırşehirlilerin turizme olan ilgilerinde azalma olmuş. Halbuki tam bu tarihlerde Türk turizminde kıpırdanmalar başlamış, sahillerde, Antalya, Muğla hatta komşumuz Nevşehir.de turizm yatırımları başlamış. Mış, muş diyoruz ama orta yaştaki bizler bu içe kapanma sürecini bizzat yaşadık... Memnunluk vericidir ki son yıllarda Kırşehir.in turizme olan ilgisi canlanmıştır. Bir takım girişimler yapılmakta, adımlar atılmaktadır. Sayın Ulusoy.un 2003 ve 2004 yıllarında ilimizi ziyaretleri ve Dulkadirli kazı ve temizlik çalışmalarına TURSAB bütçesinden yardım sağlaması bu girişimler arasındadır. Ulusoy.un bu girişimi aynı zamanda alternatif turizm merkezleri aramaya yöneliktir. Kendisine ilimiz adına teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Kırşehir bir kültür kentidir, Selçuklu kentidir, erenler diyarıdır
Kırşehir Selçuklu.dan beri Ahiliğin, Bektaşiliğin merkezidir. Mevleviliğin de Anadolu.daki önemli noktalarındandır. Ahi Evran.a, Ahmet Gülşehri.ye, Aşık Paşa.ya, Süleyman Türkmani.ye ait türbeler şehir merkezindedir. Gel gör beni aşk neyledi diyen Yunus Emre.nin mezarı veya mezarlarından biri ilin güneyinde Sulhanlı.dadır.
Hacı Bektaş Veli türbesi kuş uçumu 30 km uzaklıkta Hacı Bektaş ilçesindedir. Selçuklu.dan beri Kırşehir.e bağlı olup da 1950.lerde Kırşehir.den ayrılan Hacı Bektaş il merkezine 48 km uzaklıktadır. Hacı Bektaş-ı Veli dergahı her zaman için gezi programı içerisindedir. Kırşehir.i gezenlere Anadolu.nun önemli birkaç Selçuklu şehrinden birinde bulunduğu anlatılmalıdır.
Kırşehir.de Lale Camisi, Selçuklu Döneminde astronomi eğitimi verildiği bilinen Caca Bey Medresesi,Anadolu Türk türbe mimarlığının önde gelen örneklerinden olan Melik Gazi Kümbeti, Fatma Hatun Kümbeti ile yine şehrin yükseğinde mermerin beyaz cazibesiyle karşımızda duran Aşık Paşa Türbesi Selçuklu sanat ve mimarlığının üst düzeyini gözler önüne sererken kentin kimliğini de açıklar.
Kırşehir kültürümüzün merkezi olma özelliğine sahiptir. Türkçe.mizin en güzel konuşulduğu illerdendir. Kırşehir.de yoğun bir kültür atmosferini solumak mümkündür.
Kırşehir bir huzur ve hoşgörü şehridir
İnsanları hür fikirli ve moderndir. Bir yabancı turist cadde ve sokaklarda istediği gibi dolaşabilir. Bir cadde ortasında yer soran yabancı gerekirse gideceği yere kadar ulaştırılır. Yapılan istatistiklerde gösteriyor ki Kırşehir, Türkiye.nin en huzurlu, suç oranı en az olan illeri arasındadır.
Şifa şehridir
Şehrin merkezinden başka üç yerde daha oldukça değerli şifalı kaplıcaları hizmete hazırdır. Birinde olmasa diğerinde, ister şehir merkezindeki antik Terme.de, dilerseniz Bey oğlunun yaralarından kurtulduğu tarihi Karakurt.ta ya da Roma Döneminden beri işletilen Bulamaçlı.da, Mahmutlu.da cilt hastalıklarından tutun da asabiyeye kadar bir çok hastalığınıza çare bulma ihtimali yüksek. Son aylar içinde Mahmutlu.da bir kaplıca kaynağı daha bulundu. Bütün ülkemizde olduğu gibi Kırşehir.de şifalı sulardan yararlanma oranının % 5 olduğu bilinir. İşte burada Ah yanarım da boşa akan şifalı sulara yanarım demek gelir içimden...
Faytonlar hala mevcut
Eskiden yaylı denilen fayton birkaç tane olsa da hala hizmet vermektedir. Çarşıda yaylı içinde geçen gelin ve damadı gördüğümde ben bile şaşırmıştım. Eğer daha çok yeşillik ve huzur arıyorsanız bu faytonlara binerek Terme Kaplıcasından aşağı Dinekbağ ve Kındam.daki yeşil kuşağın arasına doğru yol alabilirsiniz. Kırşehir.i daha iyi tanımak için Özbağ.a doğru, Çaydeğirmen.ine yol almalısınız. Orada otantik mi, nostaljik mi? adına ne derler siz karar verin, farklı zamanlar yaşayabilirsiniz. Tercih sizin....
Sereserpe, rahatlıkla dolaşılacak bir şehir
Kırşehir kenti düzgün yolları caddeleri ile planlı ve iyi bir kentleşme göstermektedir. Trafiğe açık veya kapatılmış, keyifle gezilen çarşı pazarları vardır. Yeni birinci, ikinci, üçüncü ve dördüncü çarşıları yanında Selçuklu.dan beri var olduğu bilinen bir kısım malzemelerin dükkanların önünde sergilendiği otantik Uzun Çarşı görülmeye değerdir. Kale Höyük üzerinden kentin büyük bölümünü zevkle temaşa edebilirsiniz.
Kırşehir, ülkemizin en yeşil, en güzel şehirlerindendir. Şehir merkezi ve çevresi Kılıçözü vadisinin yeşilliğine bürünmüştür. Şehrin en işlek caddesi olan Ankara caddesinin 100 m batısında yemyeşil çevresiyle uzayıp giden Kılıçözü Çayı.nın akıp gittiği İkizarası mevkii şehrin sıkıcı havasından alıverir sizi hemen... Üstelik İkizarası şehrin her geçen gün gelişen ve güzelleşen yeridir. Orada, yeşillikler içinde lunapark, mahalli yemek sunan lokantalar, halı sahalar, yürüyüş ve koşu yerleri vardır . Müze galeri, kütüphane, tiyatro salonunun bulunduğu kültür Merkezi de yer alıyor. Bir yandan yüksek binalarıyla modern kent görünümü varken diğer taraftan Anadolu.nun pek çok şehrine göre fazlasıyla yeşil alanlar bulunmaktadır. Şehrin merkezinde dahi gürültüden uzak temiz havalı ve göze hoş gelen yeşil, sakin parklarda dinlenebilmek mümkündür. Şehrin göbeğinde her şehirde olmayan Caca Bey Meydanı adıyla bilinen park haline konulmuş geniş bir alan vardır. Yine merkezde en işlek caddesi olan Ankara Caddesinin hemen kenarında büyük bir dinlenme alanı olarak Kılıçözü Çayına kadar uzanan Ahi Evran parkı bulunmaktadır. Kırşehir.den söz eden tarihi kaynaklar havası ve suyu güzel derler. Bugünde suyu güzeldir. 2000 konutun termal sularla ısıtılması sonucu kışın hava kirliliğinin büyük ölçüde önüne geçilmiştir. Şehir binaları sıvası, boyasıyla bakımlıdır. Yerleşim daima Kılıçözü.nün kıvrımlarında ve civarlarında gerçekleştiğinden şehri gezerken rahatsız eden, yoran iniş çıkışlarla fazla karşılaşılmaz. Onun yerine düzlükler ve tatlı meyiller hakimdir. Yeni Çarşı.nın trafiğe kapatılarak zemini tuğla kaplanmış sokaklarında gezmek bir zevk olabilir. Keza şehrin Terme ve Lise Caddelerindeki genişliği 15 m civarı olan düzgün döşenmiş kaldırımları gezi yolları gibidir. Parklarda, çarşı civarındaki bahçelerde zamanı geldiğinde açmış ıhlamur ve iğde çiçeklerinin kokusuyla sıkça karşılaşmak mümkündür. Neşet Ertaş memleketine Ozanlar diyarı şirin Kırşehir derken bir yandan bu saydığımız özelliklerinden, mütevazı güzelliğinden, diğer yandan babası Muharrem ustadan, Şemsi Yastıman.dan ve adlarını yukarıda saydığımız erenlerden dem vurur.
Ozanlar, sanatçılar diyarı
Şemsi Yastıman.ı söyleyince, onun folklorik ressam olduğunu belirtmeliyiz. Çocukluğunu anlattığı Memleket Hasreti adlı latifeli şiirini okuyanların büyük bölümü kendi yaşantısından izler bulur. Hele Yastıman.ın sesinden dinlemişseniz daha sonraki hatırlamalarınızda bile keyifli gülücükler yüzünüzden eksik olmayacak. O, bugün dünyada olmasa da esasında Kırşehir.in çekim noktalarından biridir. Ozan Yastıman, Kırşehir.in bugüne dek pek anlaşılamayan esprili ve düşündürücü yönünün iyi bir temsilcisidir.
Dostluğu eğlenceyle birleştirerek sergileyenler: Helebişciler
Kırşehir kentinin toplumsal hayatında bir de Helebişciler ve Helebiş geceleri vardır. Helebişcilik, farklılıklar olmakla birlikte Şanlıurfa.nın sıra gecesine benzetiliyor. Helebişcilik bir Kırşehirliler gecesi olmasının ötesinde Kırşehirde yüzyıllar öncesinde başlayarak son yıllara kadar yürütülen bir eğlence geleneği idi. Ankarada, İstanbul.da, Kırşehir.de yaşayan 15-20 kişilik bir hemşeri grubu günler tespit ederlerdi. Toplantı Kırşehir.de yapıldığı gibi Ankara.da, İstanbul.da düzenlendiği olurdu. Helebişciler belirli kişilerden oluşmakla birlikte meclislere başkaca Kırşehirliler hatta başka illerden dostları yakınları da bulunurdu. Eğlence öncesi yenilecek içilecekleri herkes yanında getirir, gönlü zengin sofralar kurulurdu. Kırşehir.deki Terme veya Dinekbağ bahçelerinde yapılan eğlence toplantılarının ilerleyen saatlerinde saz, söz, sohbet doruklara çıkardı. Meclis dışarı taşar eğlence grubu Kale.ye çıkıp ateş yakardı. Ardından grup toplu halde şehri dolaşmaya başlar büyük bir coşku ve dostluk gösterisi sergilenirdi. Eğlenceler kimi zaman birkaç gün sürerdi. Bazılarına Ozan Şemsi Yastıman bir dönem Helebiş gecelerinin tertipleyicisi oldu. Hemşerilerini şiirli davetiyelerle davet etti. Sohbet ortamlarının şahı Mehmet Civelek.te yanlarından eksik olmaz, unutulmaz renkler katardı. Ustalar yani Kırşehir Abdalları sazı, kemanı, köçeğiyle Helebiş gecelerinin orkestrasıdır. Helebişciler Kırşehir.in sohbet ve eğlence dünyasını geliştiren folklorünü zenginleştiren tatlı bir gelenekti. Bir gün Helebişçiler geleneğinin bir benzerinin yeniden ortaya çıkacağı kanısındayım. Helebişcilerin kendi aralarında oluşturduğu düzen bize Ahiliğin, Bektaşiliğin, Mevleviliğin günümüzde süren etkilerinin burada mevcut olduğunu gösterir.
Kapadokya.nın Manastırları, kiliseleri,yer altı şehirleri, Kırşehir.de görülecek çok yer var:
Kırşehir ili, Kapadokya bölgesi içindedir. Pek çok yer altı şehri, manastır yanında tuğladan inşa edilmiş Bizans Döneminin anıtsal köy kiliselerine ait kalıntılar vardır. Özellikle Taburoğlu Köyündeki anıtsal Üç Ayak Kilisesi etkileyicidir. Dulkadirli.de yer altına oyulmuş manastırlar turistin bir daha gelmesini sağlayacak özellikler taşıyor. Kırşehir kentinin Kümbetaltı mahallesinde, Mucur ilçe merkezinde, Aksaklı,Kepez ve Karacalı.da , kahverengi tabelalarda undergraund city olarak görmeye alıştığımız yer altı şehirlerinin, kiliselerin tüf kayalara oyulmuş önemli örnekleri vardır. İlin önemli çekim noktalarıdır.
Tuz Gölü Kırşehir.e yakındır
Kırşehir.den söz ederken Tuz Gölünden neden söz edilmez bilmiyorum. Aksaray.dan sonra Tuz Gölüne en yakın il Kırşehir.dir. Şu an proje aşamasında olan Kızılırmak üzerine kurulacak yeni köprü ile uzaklık 35-40 km.ye kadar inecek gezi alanımız içine daha çok girebilecektir.
Seyfe Gölü yeniden canlanmak istiyor
Flamingolardan başka 200 civarında kuş türünün barınma ve üreme yeri olan Seyfe Gölü görülmeye, izlenmeye değer... Göl kenarındaki çok sayıda arkeolojik noktalardan biri olan Kale höyük üzerinde iyi bir dürbünle kuş gözlemi yaparak güzel dakikalar geçirmek mümkün. Diyeceksiniz ki Seyfe Gölü kuruyalı çok oldu. Ben de derim ki çok geç değil. Seyfe.ye ait su kaynaklarını serbest bırakmak geçmişte bir çok badireler atlatan gölün canlanmasına, eski günlerine kavuşmasına yeter.
Seyfe Gölüne fazla uzak olmayan, üstelik Ankara Kayseri Karayolunun 1 km kuzeyinde bir Obruk Gölü vardır ki görülmeye değerdir. Çöküntü içinde sazlıklar, dik inen kayalara ne zaman oyulduğu bilinmeyen odalar dikkati çeker.
Hirfanlı Baraj Gölü kenarına yeni turizm tesisleri gerekiyor
Kızılırmak üzerine kurulmuş Hirfanlı Barajı bir çok su sporu için oldukça elverişlidir. Barajın Toklumen ve Savcılı kıyılarında suya girmek dinlenmek, meyve ve balık yemek, isteyenler için Toklumen.in kaliteli üzümlerinden yapılmış şarabını tatmak imkanları vardır. Özellikle Toklumen turizm bakımından gelişebilecek, cazibe noktası halini alabilecek hazır ve büyük rezervler taşımaktadır. Toklumen Orta Anadolu’nun kültür ve turizm merkezlerinden biri olabilir(2). Kesikköprü Barajı Gölü yine pek çok doğal özellik ve güzellikleri sunmaktadır. Toklumen ve Kesikköprü Baraj Gölü kenarındaki Büğüz Köyü turizm yatırımcıları tarafından değerlendirilmelidir.
Japonların Kaman Kale Höyük.te yaptığı arkeolojik kazı ve yine onların kültürüne ait bahçe, Kırşehir turizminin unsurlarındandır. Kaman.a gelmişkenünlü Kaman cevizini tatmadan olmaz. Belki Türkiye.nin en kaliteli cevizlerini tadacaksınız. Tercih sizin...
Kırşehir.de turizm için yeni girişimler bekleniyor
Kırşehir ili İç Anadolu.nun ortasında bir çok bakımlardan olağanüstü rezerv sahibidir. Pek çok görülmesi gereken yeri, çekim noktalarını burada sayabiliriz. Kaman ilçe merkezinde Kale adı verilen tepedeki motel bahçesinde havuz yanında, Hirfanlı.da tutulan nefis sazan balığını yerken güneşin batışını izlemek harikulade ve bir başkadır. Eğer sazanı tutulduğu yerde, suyun kenarında kameriyeler altında yemek isterseniz Toklumen.e gitmeniz önerilir. Tercih sizin
Amatör mağaracılar için Aliöllez dağı tepesinde sarkıtlı dikitli mağaralar var, ayrıca KARINCALI.DA Cemele.de, Aksaklı.da içinde sular şırıldayan bir çok mağara keşfedilmeyi beklemekte.
Ömerhacılı.da Kızlar Kalesi, Cemele Kalesi, Özbağ.da Keçi Kalesi civarları kültür yürüyüşleri için birebir... Ve otantik köyler... Onları da söylemeliyiz. Bir köy konağının bütün çevreye hakim odasında rahat uyumayı kim istemez. Özellikle Hirfanlı Baraj Gölünün bir kenar köyünde göle hakim bir odada...
Daha pek çok yer var gezebileceğiniz. Ancak yukarıda değindiğimiz gibi, .her şey dahil. yönteminden sıyrılmayan acenteler ve oteller turizmin Türkiye.ye yayılmasına hizmet etmiyorlar. Engel tek değil tabii. Her şey dahil yöntemi yalnızca biri. Başka pek çok engel sayılabilir. Yerel yönetimlerin tavrı önemlidir. Halkın, gelişen ve değişen dünyada arzu ve istekleri önemlidir.
Kırşehir pekmezini tattınız mı?
Kırşehir.in yuvarlak siyah üzümünden yapılan koyu renkli, lezzeti yoğun, aroması keskin, adına balbaşı denilen pekmezin tadı uzun süre damaklardan gitmez. Yalnızca balbaşı mı? Şimdi pekmezin tadı o kadar çeşitlendi ki bala gerek yok artık.
Bu arada belirtmeliyiz ki Orta Anadolu mutfağının önemli bir unsuru olan ve artık unutulmaya yüz tutmuş olan Kırşehir mutfağına ait yemeklerin canlandırılması bunun içindemahalli lokantalar açılarak bu lokantaların yaşatılması gerekiyor... Bir zamanlar Kırşehir mantısı dillerdeydi. Köftür, sızgıt, çirleme, kedi batmaz, höşmerim, ayva boranı, ayva dolması, tete böreği vs. kulağa çok hoş gelen Kırşehir.e ait yemek isimleridir. Son zamanlarda Kırşehir yemeklerine dair yazıların yayınlarda yer alması sevindiricidir. Önümüzdeki zamanda Kırşehir yemekleri konusunda araştırmacılar daha çok yayın çalışmasında bulunacaklardır.
İnsan tanıdığı, bildiği şeyi daha çok sever. Önce Kırşehir.de yaşayanlar ilini, eserlerini, kültür ve tabiat varlıklarını yeterince tanımalı, yüksek potansiyelin bizzat farkına varmalıdırlar. Daha sonra Kırşehir dışındaki Kırşehir kökenli hemşerilerimizin memleketlerineduydukları ilgiyi yükseltmeleri, Kırşehir ilini daha iyi tanımaya çaba göstermeleri gerekiyor.
Ankara.nın Beypazarı ilçesi 500.e yakın eski evi restore ettirdi. Her yıl yüzbinden fazla turisti misafir ediyor. Turizme yönelikhizmetler evlerin restorasyonuyerine başka bir çok alanlarda gerçekleşebilir. Özellikle Kırşehir için müzik, dans, heykel(anıtlar) alanlarında tarihsel mizansenlerin artırılması yollardan biri gibi görünüyor.
Bize kalırsa yapılacak işlerden biri daha, Kırşehir ili muhtarlarının turizm konusunda bilgilendirilmeleri için girişimlerde bulunulmasıdır. Bu mahalli anlamda köklü bir girişim olacaktır.
Konu çok uzun, yazımız kısa... Sonuç olarak üzülerek söylüyoruz ki, Kırşehir daha uzun zaman turizmden payını alamayacak gibi görünüyor. Biz yine geleceğe dair ümitlerimizi koruyup çalışmalarımıza devam etmeliyiz.
İlimizde kalkınma alanında; sanayileşme, ticaret hacminin geliştirilmesi için çabalar vardır. Kültürümüzün önemli kaynak merkezlerinden olması yanında tarihi eserleri, doğal cazibe noktaları ve kaplıcaları ile de önemli bir turizm potansiyeliyle dikkati çeken ilimizde kaynakların turizm ve tanıtma amaçlı değerlendirilmesi göz ardı edilmemesi gereken ekonomik gelişme yollarından biridir.Daha açık bir anlatımla yavaş ilerleyen sanayi ve ticareti çekip götürebilecek bilinçli turizm ve tanıtma faaliyeti gerekmektedir.
Amacımız yararlı olmak, katkıda bulunmak olmalıdır. Kırşehir, ülkemiz turizminde, gündeminde yerini alabilir böylelikle...Aslında tercih hepimizin...
Kaynaklar ve notlar
*Kültür ve turizm alanında yaptığım çalışmalarda bilgi ve görüşlerini esirgemeyen Kültür ve Turizm Bakanlığı BaşmüfettişiTuran Değirmenci.ye şükranlarımı sunuyorum.Yazımızda sunduğumuz bir kısım fotoğraf için Kırk Kültür Dergisi Yazı İşleri Müdürü ve Folklor araştırmacısı Abdullah Gündüz.e teşekkür ediyorum.
(1) Turizm ve Tanıtma Bakanlığının ilk kez bu tarihlerde kurulduğu ve ilk kez başına Sahir Kurutluoğlu.nun getirildiği bilgisi Kırşehir.in duayen Gazetecisi Dursun Yastıman.dan alınmış olup kendisine teşekkürlerimi sunuyorum. Buna göre ilk Turizm ve Tanıtma Bakanı Kırşehirli Sahir Kurutluoğlu.dur.
(2) Kentsel kalkınma ve gelişme alanındail sınırları içerisinde Kırşehir ilçe merkezinden sonra Toklumen ikinci sırada gelmektedir. İlin ileri derecede görülen çekim merkezlerindendir. Belde de Aşık Said, Aşık Seyfullah ve Aşık Salih Değirmenci.den sonra bugünde aşıklık geleneğinde şiir yazan bir çok kişi vardır.
TÜRBELER
Melikgazi Türbesi:
Kırşehir il merkezinde yeralan türbe 1240-1250 yılları arasında Mengücekoğullarından Melik Muzafferüddin Behram Şah adına eşi tarafından yaptırılmıştır.Türbe, köşeleri pahlı kare kaide üzerine sekizgen gövdelidir. Silindirik konik külaha geçişte üçgen pahlar kullanılmıştır. Bu pahlarda türbeye çadır görünümü verilmiş olup Türk Türbe Mimarisi’nin Orta Asya Çadır Sanatından etkilendiği, hatta türbelerin menşeinin Orta Asya sanatı olduğu savanı kuvvetlendiren örneklerden birisidir.
Cacabey Türbesi:
Cacabey Camisi;nin sol bitişiğindedir.Cacabey;e ait olan bu türbede 1272 yılında kesme taştan yapılmıştır.Kapısı lacivert üzerine beyaz çiniler ve yazılarla bezenmiştir.Pencere kenarları ise taş süslemedir.Türbeye cami içerisinde bulunan bir salondan geçilerek merdivenle çıkılmaktadır.Türbeyi içi çinilerle süslü olan ve içten kubbeli çokgen piramit şeklinde bir külah örtmektedir.
Kalendar Baba Türbesi:
Karakurt kaplıcasının yanındadır.Selçuklu hükümdarlarından Kılıçarslan tarafından 1135 yılında yaptırılmıştır.Türbenin bitişiğinde sonradan onarılan mescidi bulunmaktadır.
Fatma Hatun Türbesi:
Merkez Yenice Mahallesi Kümbet altı Mevkii;nde yer almaktadır.1266 yılında dönemin İlhanlı ileri gelenlerinden Hoca Aka Maatır tarafından fatma hatun adına yaptırılmıştır.Türbe; köşeleri üçgen pahlı kare kaide üzerine sekizgen gövdelidir.Örtü sistemi , içte tuğla örülü kubbe, dışta küfeki taşıyla kaplanmış sekizgen konik külahlıdır.Yapı düzgün kesme taşlarla inşa edilmiştir.
Aşık Paşatürbesi:
Kırşehir Merkez Aşık Paşa Mahallesi;nde yer almaktadır.Daha 13. Yüzyılda eserlerini öz Türkçe yazan ve Türkçe;nin zenginliğini savunan Mutasavvuf halk şairi Aşık Paşa bu türbede yatmaktadır.Türbe 1333 yılında Aşık Paşa;nın yeğeni ve Ertana Veziri Köse Peygamber Alaaddin Ali Şah Ruhi tarafından yaptırılmıştır.Türbe planı, bir koridr ve mezarın bulunduğu kare bölümden ibarettir.Taç kapısını bugünkü tıp rozetini andıran bordür çevrelemekte olup, yana alınmış taç kapısının kavsarası istiridye niş;i şeklindedir.Tamamen mermerden inşa edilen Aşık Paşa Türbesi , Selçuklu mimari sanatından sonra Ertana Beyliği;nin ortaya koyduğu yeni bir mimari üslubun tek örneği olarak kalmıştır.İlimizde en çok ziyaret edilen yerlerdendir.
Ahi Evran Türbesi:
1482 yılında yapılan bu türbeye birkaç merdivenle çıkılır.Üç kubbe ile örtülmüştür. Türbenin bir kısmı halen cami olarak kullanılmaktadır.
|
|
|