Þu Mübarek Günde Küsmek Olur Mu?*Uzat Ellerini Bayramlaþalým.*Tanrý Selamýný Kesmek Olur Mu?*Uzat Ellerini Bayramlaþalým.

MERHABA
YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ
KIRŞEHİR
KARINCALI KÖYÜNE HOŞ GELDİNİZ
1-Karıncalı'nın Tarihi
2-Köy Anıları-Yağmur Duası
3-Köyden bakýþ
4-Karıncalı Sülaleler
5-Kurtuluşta Karıncalı
6-Kırşehir ve Köyümüz
7-Karıncalı Meslek Mensupları
8-TEVFİK YILMAZ
"Sazımız-Sözümüz"

9-Köy Yemekleri
10-Kırşehir Tarihi
11-Kırşehir Ozanları
12-Kırşehir Halk Kültürü
13-Kýrþehir ve Dünya
14-Kýrþehir Ünlüleri
15-İstiklalden İstikbale Kırşehir
16-Kırşehir Turizmİ
17-Neþet ERTAÞ
18-Kırşehir Kültürü
19-Kırşehir Haritası
20-Bektaþilik
21-Ahilik
22-Aşık Paşa
23-Atatürk Köþesi
24-Atatürk ve Dünya
25-Atatürk Kýrþehir'de
26-Türk Gençliği 10.Yıl Nutku
27-Bilgi Dağarcığı
28-Topraksız Alkan ın Şiirleri
29-Türkü Şiir ezgi Ağıt Harmanı
30-Serbest Kürsü-Aşık İsmail -Karıncalı Manileri-Misafir Eserleri
31-Deyimler ve Maniler
32-Tarım ve Hayvancılık
33-Yurt Dışındaki Karıncalılar ve Konsolosluk Adresleri
34-VATANA CAN VERENLER
35-Ay Yıldızlı Al Bayrak
36-İstiklal Marşı
37-KIRŞEHİR SEMAHI ve SAKLAMA ODASI
38-Ermenistan/Türkiye ilişkileri
39-Kıbrıs KKTC.
40-Ana Vatan Türkiye
41-TÜRK DÜNYASI
42-Linkler
43-DUYURU-ÖLÜM İLANLARI-ETKİNLİK HABERLERİ GÜNLÜK AYLIK DÜNYADA ZİYARETCİ SAYISI
44-Hayatın İçinden*ANILAR
45-AB-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ
46-KONUK ESERLERİ
MİSAFİR ARAŞTIRMACILARIN KÜLTÜR VE
ARAŞTIRMA MAKALELERİ
48*İNTERNET HABER*GAZETE OKU*RADYO DİNLE*TELEVİZYON SEYRET*
49-KONUK DEFTERİ

1-Karıncalı'nın Tarihi


SOHBETÝNÝN DOYUM OLMAZ TADINA*ODUR HAKLARINI VEREN KADINA*AÞIK HASAN DERLER BENÝM ADIMA*METHÝNÝ SÖYLERÝM KIYAMETE DEK

KARINCALI KÖYÜ
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ DEVLETİNİ
AY YILDIZLI AL BAYRAĞI
ATATÜRK İLKE VE İNKİLAPLARINI
CANI BİLİR.

klick2.gif

kar__253_ncal__253_1girisi.jpg


















KARINCALI NE DEMEK:
Karıncalı adı nereden geliyor:Karıncalı adına ulaşmadan önce çevresindeki adlara bir göz atalım.
AGREB : ŞAŞILACAK YER
AGBERİN KUYUSU : ŞAŞILACAK KUYU
AVUÇ : AVUC İÇİ KADAR KÜÇÜK
AVUCÖREN : KÜÇÜK ÖREN YER
GAVUR KALESİ : DÜŞMAN ASKERLERİNİN ORDUGAHI
GÖÇ YOLU : GÖÇERLERİN GİTTİĞİ YOL
KÛS : ÖLÜM DAVULU
KÛSBAĞRI : ÖLÜM BAYIRI
ÖREN : HARABE
SAV: İLERİ SÜRÜLEN DÜŞÜNCE
RAN:SÜREN SÜRÜCÜ HÜKMEDEN
SAVRAN:FİKRİNDE ISRAR EDEN
SAVRAN KOYAN:HÜKÜMRANIN KOYDUĞU(BUYRUĞU)
SÂY (SÜREN-SÜRÜCÜ)-ÇALIŞMA ÇABALAMA.EMEK.HACDA SAFA İLE MERVE ARASI
KARINCALI MAĞARASI:KARINCALI MAĞARASI ADININ ZAMANLA KURULAN KÖYE KARINCALI KÖYÜ DENMİŞ OLABİLECEĞİ TAHMİN EDİLMEKTEDİR.
KARİN(A.s.i.) : Yakın,Bir şeyi elde eden,Nail olan,Hısım,Komşu gibi yakınlar her biri.patişaha yakın hizmetlerde bulunanlar.
Karınca:Toplu halde yaşayan bir grubun erkek,dişi ve işçi olmak üzere üç tipten oluşan bireylerinden oluşan bir türün adı.
Karıncalı Mağarası:
Yukarıda belirtildiği gibi Karıncalı mağaranın adının zamanla Karıncalı mağarası Köyün adınında Karıncalı olabileceği tahmin edilmekle beraber.Karıncalı adının mağaraya verilmiş olması köyün önceden kurulu olduğunun belirtmektedir.

Yukarıdaki sunumdan sonra Karıncalı adının :
(1)ilk önce KARİN ve KARİNLERİN OTURDUĞU YER olarak telakki edildiği.Türklerin yerleşmesinden sonrada KARİNLERİN(hısım akrabaların oturduğu anlamı)yaşadığı yer.Zamanla Karincali adı KARINCALI olarak telaffuz edilmiştir.Bizim internet adımızda.www.karincalikoyu40.com aynı adı çağrıştırmaktadır.
(2)Köy de iki tür toprak yapısı vardır.Say bölgesinde kuvars özlü kayalıklar ve killi eski toprak oluştururken;Güney ve Bağlık Güney Kusbağrı bölgesi Kırmızı orman toprağı özelliği taşır.Köy Meşelik orman bölgesidir.Ormana gerekli ihtimam gösterildiğinde orman bölgesi çoğalacaktır.Bu Güney de bilhassa başka yerlerde görülmeyen kırmız morumsu normal karıncadan büyük karıncalar var.Zayıf ihtimalde olsa;bu sarı karıncalardanda adını almış olabileceği gibi Obruktaki mağaraya Karıncalı mağarası denmesi Köye ulaşan bir girişten çok ilk önce köyün kurulduğu sonra bu mağaraya köyün adının verildiğide tahmin edilmektedir.

YERLEŞİM
Köye ilk gelenler.Türk'lerin

yerleşim düzeni olan tepenin veya dağın

güneye bakan kısmına yerleşme

biçimi;Karıncalı köyünün yerleşimindede göze

çarpar.Alatepenin yayvan eteğinin güneye

bakan çephesine ilk yerleşik düzen

başlamıştır.

AH YALAN DÜNYA OZAN NEÞET














KARINCALI'NIN TARİHİ




Karıncalı Köyünün 5000 Yıllık bir tarihi vardır.Kırşehir 'e 9 km.uzaklıkta olan Köy Zaten Kırşehir'in yaylağı gibidir.Kırşehir ağalarının Büyük bölümünün Karıncalıda arazileri vardı.Daha sonra bu arazilerini 1960 lı yıllarda Köylülere sattılar.Köylüler ağaların bu tarlalarını ortakcı olarak ekerek tarım yaparlarmış.Çok az ailenin tarım arazisi bulunduğu eski yazımdan anlaşılmaktadır.Sulu ve düz araziler tamamen ağalara aitmiş.Daha sonra Cumhuriyet döneminde arazilerin genişletilmesi ve tarıma elverişli toprakların ekilip dikilmesi için Cumhuriyet hükümetinin emri üzerine köylüler gen araziyi tarla yapmışlardır.Tataroğlu Höyüğü çok eski çağlara dayanmaktadır.Kusbağrı,Ören,Avuc,Avuc ören,gavur Kalesi ,buralarda Türkmen aşiretleri mecburi ikamete tutulmadan önce insanların var olduğunu göstermektedir.Kızılırmak kıvrımındaki Türkmen aşiretlerinin 17 yy.dn itibaren buralara yerleştiği anlaşılmaktadır.Karıncalı köyüde bu bu grublara dahildir.Köy içindeki bahçelerin bir bölümü gayrı müslümlere aitmiş.Gavurların bahçesi denilen bir bölüm bulunmaktadır.Bugünkü Karıncalıların Dedeleride Köye intikal etmeden; Ören,Tataroğlu,Avuc,Avucören gibi yerlerde konaklamışlar,sonra köye gelmişlerdir.Gavur Kalesi ve Ören yerlerin bilinçsizlik nedeniyle harab olduğu görülmektedir. Avuçörende yayvan iki sırt arasında bulunan mermer mezar lahit vardı.Bu lahit bir jeep büyüklüğünde iki tarafı mermer sedirli oturaklıydı.Bu mezar lahit ve Tataroğlu çeşmesi eski eser niteliği taşımaktadır.Ören,Kusbağrı,Avucören,Avuc,İkiz ağlı çevresindeki çok eski mezarlar.Buraların eski bir yerleşim merkezi olduğunu göstermektedir.Avucörendeki lahit mezar Tataroğlu hüyük Köyümüzün yerleşimini;Hititler dönemine taşımaktadır.Gavur Kaleside 2000 yıldan daha uzun bir zamanda kurulduğu tahmin edilmektedir.Mezarların doğu batı istikamete bakması,gayrı müslüm ve çağ öncesi mezarlar olduğu varsayımını kuvvetlendirmektedir. Anadolu Kültüründe Höyükler,Mabedlerdende önceki ilk çağ medeniyetlerine aittir.
Ören yerlerin çokluğuda;Yerleşimin çağ ötesine ait olduğunu göstermektedir.
-Türkiyedeki Neoteknik döneme ait 9 masifden biride Kırşehir masifidir.Bu masif içinde Karıncalı Köyü çöküntü alanı Karıncalı Fayı olarak yer alır.Bu fay Dünyanın oluşumundaki neotektonik zamana aittir.

KARINCALI MAĞARASI VE TILSIMI
"Karıncalı mağarası denen Obruk dan girilip Karıncalı Say mevkiinden çıkılan bir mağara vardır.
Obruk dağ,daki Mağara söylencesi: Obruk dağ,ın kente bakan yüzünde bir mağara vardır. Yöre bu mağaraya ilişkin türlü söylenceler anlatır. En bilinenleri şunlardır:

İnanışına göre mağaranın içinde ikiye ayrılan yolun birinde bir erkek, öbüründe bir kadın nöbet tutmaktadır. Yol uçsuz bucaksızdır, kimse sonuna varamaz. Mağara suyla doludur. Bir taş atılsa sular taşıp KIRŞEHİR,i basacaktır. Buraya giren, havasızlıktan boğulur. Bu yüzden kimse bu mağaraya girmeye cesaret edemez. Suyu taşar da Kırşehir,i basar diye mağaraya ufacık bir taş bile atılmaz.

Mağarada büyülü bir giysi vardır. Ele alınca dağılıp dökülür, toplanıp yerine konulursa eski haline döner.

Mağaranın demir kapısı, ardında durup dinlenmeden birbirine sürtünüp bilinen iki kılıç vardır. Günün birinde bir yiğit bu kapıyı açacaktır. O yiğit bu kılıçlara başını kaptırmadan geçerse içerde saklı her şey onun olacaktır.

Söylencelerden birine göreyse bir zamanlar mağaradaki yollardan biri bir saat ötedeki Karıncalı Köyü,ne çıkmaktaydı. Mağaranın köye açılan ucuna bakanlar gördükleri bir top ışıkla büyülenir, ardına düşerler. Onlar kovalar, ışık kaçar, bir türlü ışığa ulaşamazlar. Işığın ardına düşüp de geri dönen olmamıştır.

Günün birinde mağaranın ağzı bir örümcek ağıyla kapanır. Öyle korkunç bir görünümü vardır ki kimse buradan geçmeye cesaret edemez. Bir zaman sonra bir kuş bu örümcek ağına yuva yapar. Örümcek ona dokunmaz. Kuşun yavruları olur,büyümeye başlar. Bir gün kocaman bir yılan, yavruları yemek isteyince örümcek onu ağına çeker, yutuverir. Bu yüzden örümcek KIRŞEHİR,de kutsal sayılır.

Mağara ağzında Obruuuuk diye bağırılırsa Obruk diye yanıt gelir. İnanışa göre bu yanıtı verenler cin tayfasıdır."Karıncalı Say mevkiinde hacbektaş taşı mermer,Bağlık güneyle Savrankoyan sırt arasında ise Kalsit madeni vardır.Karıncalı Mağarasının Say kısmındaki bu mermer geçmişte bu bölgede yeraltı kıymetli taş aramasının yapıldığınıda anımsatmaktadır.


KÖYÜ MEYDANA GETİREN SÜLALELER:
Köyün Bugünkü sakinlerinin tamamı 18.yüzyıl ve 19.yüzyılda;Türkmen ve Afşar iskanı ile yerleştirilenlerdir.
Karahıdır'dan gelen Çoban Uşağı ve diğer Karacakurt Karacakürt veya Karacayurtlu denen Karacadağdan Kırşehire göç etmiş ve bu gün Kırşehirde 50 nin üzerinde köyü olan Karacakurtlu bölümü Köyün büyük çoğunluğunu meydana getirir.Çoban uşağı ve Yağmurlu Yeni Yapandan gelenler ve Karacakurt olan Budaklar ve Cinderler .Dayılar,Küçük Ahmetler,Avuclular kökde akrabadırlar.Karahıdırın oluşumunda Kara hıdır dede ile Yağmur dedenin ilk konar göçer olarak buzluk dağına geldiğini ,Yağmur dedenin buradan ayrılarak;Bu gün Yağmurlu Obalarını meydana getiren grubun dedesi olduğu belirtilmektedir.Karaman bölgesindede bir Yağmur dededen bahsedilmesi ve Kırşehir yağmurlularına benzerlik taşıması nedeniyle Karacakurt Türkman Yörükani aşiretlerine dahil olduğu anlaşılmaktadır.Muşkara,Nevşehir cihetinden gelen Güccük Ahmetlerinde keza Türkman Karacakurt aşiretlerinden olduğu bazı avşar aşiretleriyle akraba olduğu anlaşılmaktadır.,Kurutlu dan gelenlerin ise Kurutlu Türkmenleri denen Afşarlar oldukları Köye geldiklerinde lakablarının Afşaroğulları olduğu, Kırşehir Nüfus kayıtındada Afşar oğulları diye geçtiği görülmektedir.Dalakcılıdan gelenler Cinderlein Karacakurt aşiretlerinden olduğu belirtilmektedir.Hala Dalakcılıda bunların akrabaları bulunmaktadır.Budaklar Mucur'un Budak köyünden gelmişlerdir.Karacakurtturlar.Bir bölümü Karıncalıya yerleşmiş bir bölümüde Mucur'un Budak köyünde kalmıştır.Bu grupların dışında Kırşehir merkez den gelen Türkmenler Yunusoğulları.Özbağ cihetinden gelenler,ve Göçmenler daha geç köye gelmeleri nedeniyle göçmen denilmiştir.Bunların İstanbul tarafından Özbağa geldikleri oradanda Karıncalıya yerleştikleri belirtilmektedir.Nogay olan çerkezler 3 aile 1782 ve 1877 Rus savaşlarından sonra Kafkaslardan Küçük Asya ya Nogay göçü başlamıştır.1877 Harbinde Kırşehire 2000 Kafkasyalının yerleştirildiği bildirilmektedir.Karıncalıdaki Çerkezlerinde İlk gruplarla veya ikinci kısımda geldiği tahmin edilmektedir. Çiçekdağ dan gelen hallo Mehmet(Çello) ve Avuc gibi yerlerden gelen ler ise daha sonra köye dahil olmuşlardır.Köye en geç gelen grub Dayılardır.Dayıların Avuc grubuna dahil olduğu Kulu tarafından geldikleri bildirilmektedir.Karacakurt olan bugünkü Avuc köyü ile akrabadırlar.Bu Grubun büyük çoğunluğu Ağaların Tarlalarına zarar veriyor diye Bu günkü Avuc dan başka yerlere yerleşmeleri için Avuc yerleşim merkezi kaldırılmıştır.Daha sonraki yıllarda Süleyman ağanın tekrar Avuca gelip hayvanlarını otlatmaya başlaması üzerine Karıncalılarla akrabalık kurmuşlar.Süleyman ağanın üç kızı köyde evlenmiş bunlardan birisi Rahmetli Karaalilerin Bekirle evlenmiş.Adı Kırgız dı.Çocukları olmadığı için Bekirin arazi ve bağları Karaalilere ve Kırgızın akrabaları tarafına miras kalmıştır.Avuclularda Karacakurttur.Buradanda ;Karıncalı Köyünün akraba grublar oldukları için birlikte köyü meydana getirdikleri anlaşılmaktadır.Köy halkı daha sonra Yağmurlu,Çadırlı hacı yusuflu,Özbağ,cemele,Temirli,Kırşehir Merkez,Devedamı,Güzler,Sayobası,kale köy,Kurtbeli Yeniyapan gibi köylerle akrabalık kurmuşlardır.
SONUC
Köydeki;Karacakurt,Karacakürt veya Karacayurtlular diye adlandırılan ÇOBANUŞAĞI,CİNDERLER,BUDAKLAR,DAYILAR,KÜÇÜK AHMETLER,KURTBELİ YENİ YAPANDAN GELENLER HACIİBRAHİMLER,AVUCLULAR Karacakurt iskanı ile Karıncalı Köyüne yerleşmişlerdir.ÇERKEZLER KAFKASYADAN,GÖÇMENLERİN İSE OSMANLI AVRUPASINDAN KÖYE GELDİKLERİ TAHMİN EDİLMEKTEDİR.KURUTLU TÜRKMENLERİNİN AFŞAR BOYUNDAN OLANLARIN İSE KIZILIRMAK KIVRIMINDA KIRŞEHİRE,SARIYAHŞİYE,SARIÖMERLİ,SAVCILI GİBİ YERLERE YERLEŞTİRİLEN KURUTLU TÜRKMENLERİNİN BÖLÜMÜDÜRLER(TÜRKMEN KURUTLU).CÖLLO MEHMET İSE KÖYE DAHA GEÇ GELİP YERLEŞENDİR.
Kaynak:(BOZULUS TÜRKMENLERİ:
1690 yılında Orta ve Batı Anadolu'ya yerleştiler.(bkz: 21)
-Kırşehir ve Nevşehir Yöresine Yerleşenler: Karaca,Türkmen Kurutlu, Yabanlı, Yağmurlu.)

YAŞAR AVCI

BOZULUS TÜRKMENLERİ:

1690 yılında Orta ve Batı Anadolu'ya yerleştiler.(bkz: 21)

1- Ankara yöresine yerleşenler; Tabanlı

2- Kırşehir ve Nevşehir Yöresine Yerleşenler: Karaca, Türkmen Kurutlu, Yabanlı, Yağmurlu.

3- Akşehir ve Ilgın Yöresine: Avşar, Danişmendli, Hamzahacılı, Şerefli.

4- Afyon, Balıkesir, Kütahya ve Manisa Yöresine: Gündeşli, Köçekli, Oğulbeyli.

5- Aydın, Afyon, Balıkesir, Denizli ve Isparta Yöresine: Danişmendli.



1831 YILINDA BAĞLI OLDUĞUMUZ
KARAMANLILAR
Karaman Vilayeti(1831)
Konya
Beyşehir
Akşehir
Aksaray
Kayseriyye
Niğde
Kırşehir
Göçebe aşiretler (Pehlivanlu, Cermandelu,Şerefli, Boynuinceli, Abdalan )

OL HİKAYEDE KARACAYURTLULAR
(Sitemizin bilgidağarcığında bu konu
uzunca işlenmiştir.)
BİR KESİT

Bazı Türkmen beylerini yanına çe­ken Yusuf Paşa, Beydilileri önüne kata­rak mal, yiyecek ve davarlarıyla birlik­te tekrar Rakka'ya sürgün eyledi. Halk bu konuda şöyle bir destan anlatır.

Türkmen beyleri kılıçtan geçirilmiştir. Bu sırada kocası öldürülen Beydili aşiret reisinin hanımı üçüz oğlan do­ğurmuştur. Çocukların öldürüleceğinden endişe duyan kadın, sürgüne git­meden önce çocukları dağdaki bir ma­ğaraya götürür bırakır. Bir kaş yıl sonra Beydili aşireti sürgünden eski yurtlarına döner. Kadın, hizmetçisi kadınla birlik­te çocukları bıraktığı mağaraya gider, gördüğü manzara karşısında gözlerine inanamaz. Üç oğlu da ellerinin baş parmağını emerek sıhhatli bir şekilde yaşamaktadır. Çocukların kimler tarafından korunup beslendiğini öğrenmek isteyen kadın, bir kenara gizlenir bekle­meye başlar. Gun batarken bir kurt ağ­zında yiyecekle gelir ve çocukları bes­ler. Üç oğlunu alıp çadırına dönen ana, karayağız kıllı oğluna Kurd Karaca, İn­ce uzun sırım gibi oğluna Cerid, kafası iri boynu ince oğluna da Boynuince di­ye isim verir. Daha sonra Türkmen oba­ları içinde bu üç kardeşin obaları, 'Boy­nuinceli', Karacakurd' ve 'Cerid' olarak anılır.
Anadolu'ya ge­lenlerden aşiretleri şöyle sual eder.

Rakka çöllerinde gelen gaziler

Acep Karacayurt geri döndü mü?

TATAROÐLU HÖYÜK

TATAROĞLU HÖYÜK




"Seksen Bin Haneyle (Beğdili)"
(KARACAYURTLULAR VE KURUTLULAR)

Osmanlı Devleti, Dulkadir Beyliğinin reisi Ali Beyi 1522 yılında ortadan kaldırdıktan sonra başsız kalan Türkmenler (Oğuz), bir süre Orta Anadolu'da obalar halinde yaşadılar. 1696'da ikinci kez Rakka'ya sürgün edilen Türkmenler, şimdiki Suriye çöllerinin sıcağına dayanamayıp Anadolu'ya geri kaçtılar. Rakka beylerbeyi Ahmed Paşa Türkmenlerle baş edemeyince görevinden alındı ve Bozok-Çorum Sancak beyliğine atandı. Rakka valiliğine "Başkomutan" payesi verilen Anadolu müfettişi Yusuf Paşa tayin edildi.

Yusuf Paşa büyük bir askerî birlikle yerlerini terk eden Türkmenleri Rakka'ya geri göndermek için harekete geçti. Yusuf Paşa Kadıoğlu namıyla bilinen Kürtlerden Bektaş Beyin oğlunu Türkmenlere gönderip "Rakka'ya iskân giderlerse ne âla, gitmezlerse padişahtan gelen ferman gereği hepsinin kılıçtan geçirileceğini" bildirdi.

Muslu Beyden Firuz Beye bir selâm
Yahşiyle yamanı seçelim demiş
Düşmanı tutalım verelim ele

Gelin biz bu candan geçelim demiş
Bu kanı çöllere saçalım demiş

Rakka'ya iskân edilmeyi reddeden Beğdililer, düzenli Osmanlı ordusunun üzerlerine geldiğini görünce isyan ettiler. Yusuf Paşanın kuvvetleriyle savaştılar. Beğdililere destek veren Mamalı aşireti reisi Deveci Ali ile Paylı namıyla bilinen Rişvanlı Halil Beyin arasına nifak sokan Yusuf Paşa, Paylı Halil Beye Mamalı aşiret reisi Deveci Ali'yi tuzağa düşürtüp öldürttü. İç çekişmelerle zayıf düşen Beğdili aşireti Yusuf Paşaya yenildi. Bu dönemde Beğdili içindeki obaların başında şu beyler bulunuyordu: Şahin Bey, Kurd Karaca Bey, Kenan Bey, Halil Bey, Bekir Bey ve Mehmet Ali Bey. İsyanın elebaşıları olduğu bildirilen otuz Türkmen Beyi idam edildi. Türkmen beyleri kılıçtan geçirilmiştir. Bu sırada kocası öldürülen Beydili aşiret reisinin hanımı üçüz oğlan doğurmuştur. Çocuklarının öldürüleceğinden endişe eden kadın, sürgüne gitmeden önce çocukları dağdaki bir mağaraya götürür, bırakır. Bir kaç yıl sonra Beydili aşireti sürgünden eski yurtlarına döner. Hizmetçisi kadınla birlikte çocukları bıraktığı mağaraya giden anne gördüğü manzara karşısında gözlerine inanamaz. Üç oğlu da ellerinin baş parmağını emerek sıhhatlice yaşamaktadırlar. Çocukların kimler tarafından korunup beslendiğini öğrenmek isteyen anne, bir kenara gizlenir beklemeye başlar. Gün batarken bir kurt ağzında yiyecekle gelir ve çocukları besler. Üç oğlunu alıp çadırına dönen anne, karayağız kıllı oğluna Kurt Karaca, ince uzun sırım gibi oğluna Cerid, kafası iri boynu ince oğluna Boynuince, diye isim verir. Daha sonra Türkmen obaları içinde bu üç kardeşin obaları "Karaca Kurt" "Cerid" ve "Boynuinceli" olarak anılır. İdam edilenler arasında Beğdili aşiret reisi Şahin Bey, Karacayurt aşiret reisi Kenan Bey ve oğlu Kurd Karaca Beyin olduğunu Aşık Süleyman şu mısralarda dile getirir:

Yusuf Paşa tuğlu fermanlı vezir
Saf tutmuş ordusu emrine hazır
Bağlandı derbentler bulundu kusur

Uyan Şahin Beyim dön bak ardına
Hoyrat girdi aslanların yurduna

Duman almış şu görünen dağları
Zalim kırmış goncaları gülleri
İpe gitti obaların beyleri

Uyan Şahin Beyim dön bak ardına
Hoyrat girdi aslanların yurduna

Hilebaz feleğin bize mi kastı
Aslana sığar mı tilkinin postu
Aşiret direği kötü gün dostu

Uyan Şahin Beyim dön bak ardına
Hoyrat girdi aslanların yurduna

Rakka'da Colab'a döküldük yola
Kesilen kelleler gelmiyor dile
Suçumuz ne idi sürüldük çöle

Uyan Şahin Beyim dön bak ardına
Hoyrat girdi aslanların yurduna

Süleyman'ım ne olacak halimiz
Urumeli bekler oldu yolumuz
Kırıldı belimiz Kenan Beyimiz

Uyan Şahin Beyim dön bak ardına
Hoyrat girdi aslanların yurduna

Bazı Türkmen beylerini yanına çeken Yusuf Paşa, Beğdilileri önüne katarak mal, yiyecek ve davarlarıyia birlikte tekrar Rakka'ya sürgün eyledi. Aşağıdaki şiirde de görüleceği gibi, Türkmenler, o bölgede yaşayan Taylı ve Urban Araplarından çok çekmişlerdir. XVII. yüzyılda Türkmen aşiretleri arasında yaşayan Ozan Budala bu olaya şu destanı söylemiştir:

Seksen bin haneyle isyan edince
Anadolu benim derdi Beğdili
Kadıoğluyla Yusuf Paşa gelince
Paylı Mamalı'yı vurdu Beğdili

Kara bayrak salak kanlı salaca
Aşiretin ucu vardı Maraş'a
Yetişti imdada beğ Kurd Karaca
Zorunan yollara durdu Beğdili

Davullar döğündü çekildi sancak
Koç yiğit atma bağlandı ponçak
Deveci Ali öldü kırıldı kolçak
Eylenip Colap'ta kaldı Beğdili

Karacayurt Beğdilinin obası
Mürsel Beyim, Kenan Beyin dedesi
Topal Yusuf Paşa Haktan bulası
Suçumuz ne diye sordu Beğdili

Ali Beyim on batman gürz atardı
Kurd Karaca bir orduya yeterdi
Cerid Bekir al kanlara katardı
Nice alayları yardı Beğdili

Suluca Karahöyük belli yurtları
Aldı beni Beğdili'nin dertleri
Çöle düştü Beğdili'nin kurtları
Rakka çölünün kurdu Beğdili

Taylı uğrun uğrun çaldı kalemi
Urbanoğlu Yusuf Paşa gulamı
Beğdili'nin namı tuttu alemi
Göçünen Rakka'ya vardı Beğdili

Budala'm der ne olacak halimiz
Arayerde telef oldu elimiz
Bundan sonra Rakka'dır yolumuz
Rakka'ya sürgün oldu Beğdili

Karacayurt (Karacakürt) aşireti iskân edildiği yerlerden kaçarak eski yurtlarına gelmişler ve gönderilen yerlerde yerleşmek istememişlerdir. Bunun üzerine, Boy Beyleriyle oymak Kethüdalarına bir emir gönderilmiştir.

Kırşehir Sancağındaki Köçekli ve Silsipür Ceridi ile diğer aşiretlerin içinde saklananların tespit edilip geldikleri yerlere geri gönderilmek için Şehsuvarzade Mustafa Bey görevlendirilmişti. Ozan Kul Sadun, Rakka'daki aşiretlerin durumunu, Anadolu'ya kaçıp gelenlerden şöyle sormaktadır:

Rakka çöllerinden gelen gaziler
Acep Karacayurt geri döndü mü
Yenile bir haber duydum oradan
Cerid Bekir öldü derler öldü mü

Cerid Bekir öldüyse kırıldı kilit
Çöktü üstümüze bir kara bulut
Köçekli Kerim'le Bayındır Halit
Kolu bağlı cellatlara durdu mu

Kul Sadun'um bize çok oldu cefa
Hükmümüz geçerdi şu kaftan kafa
Ulaşlı'nın oğlu Hacı Mustafa
Alayları bölük bölük böldü mü

Rakka'ya iskan edilen Beğdili'ye tabi bir çok obalar arasında, Karacayurt, Cerid, Köçekli ve Mamak'lar da vardı. Bunlar Güneyden Taylı ve Urban Arap aşiretlerinin baskınlarına maruz kalıyorlardı. Bunlara yardım maksadıyla yeni Türkmen cemaat ve oymakları bu bölgeye yerleştirilmiştir. Bu hususta 1691 yılında Adana ve Rakka Beylerbeyine, Azez Sancağı Mutasarrıfı Polad'a. Sis (Kozan) Sancak Beyi Halil Bey ve Yeni-il ile Haleb Türkmenleri Kadılarına birer ferman gönderilmiştir.

Rakka'dan Anadolu'ya geri kaçan ve perakende olan Türkmen oymakları bu dönüş sırasında birbirlerinden ayrılarak bağımsız birer obaya dönüşmüşlerdir. Kırşehir'deki obalar içinde Kurd Karaca Beye bağlı Karacayurt, Mamak, Cerid, Boynuinceli, Kurutlu ve Köçekli obaları ilk akla gelenlerdir. Ozan Budala, Rakka'ya iskân edilen obaları ve başlarındaki beyleri şu mısralarla dile getirmektedir:

Akça kuğum göçtü mola çöllere
Kıranlar mı girdi bizim ellere
Bir fitneden düştük tozlu yollara
Ara yerde telef oldu mal kuğu

Şu Dinek Dağı'nın baharı yazı
Ötüşür çığrışır Seyfe'nin kazı
Ne yaman ağlattı Edna Bey bizi
Firuz Beyim nerde kaldı duy kuğu

Badilli de katil kuvvet bezince
Osmanlı da fermanını yazınca
Yusuf Paşa suçsuzları ezince
Bu dertlere dayanamam ben kuğu

Şahin Beyim kimler konsun yurduna
Hayıf oldu Kurd Karaca merdine
Hiç bakmasın şu Mamalı ardına
Meşveretle yad ellere kon kuğu

Seksen bin haneden vebal alındı
Sürüldü aşiret iskan olundu
Köçekli beyleri suçlu bilindi
Cerit eli perakende can kuğu

Kadıoğluyla Yusuf Paşa geldiler
Karı-kızı çoluk çocuk kırdılar
Badili'yi Irakka'ya sürdüler
Mesken tutup Irakka'da kal kuğu

Budala'm derdini kime söylüyor
Aşiretler hep yas tutup ağlıyor
Zalim düşman seviniyor gülüyor
Hiç bu derde dayanılmaz can kuğu

Yukarıda da belirttiğimiz gibi, Rakka bölgesindeki köyleri harap eden yağmacı Tay ve Urban Araplarına karşı Anadolu'daki Beğdili obalarını Belih ırmağının Harran altındaki Akça-Kale'den Rakka'ya kadar uzanan bölgeye yerleştiren Osmanlı, 1691'de Beğdili ile diğer bir çok oymakları da Urfa'nın doğusundaki Colab ırmağı kıyıları ile Harran, Boz-âbad ve Urfa'nın diğer bölgelerine yerleştirdi. Böylece kendisine boyun eğmeyen bu Türkmenlerden kurtulmuş oldu.

Beğdili obalarından başka, Musaçalu, Cerid, Avşar, Köçekli ve Karacayurt Türkmen oymakları da bunlar arasındaydı. Devlet, sert ve ciddi tedbirler almasına rağmen, bütün bu oymaklar aynı yıl içerisinde Anadolu'ya geri kaçtılar. Çünkü bu bölgeler, Türk oymaklarının yerleşebileceği Anadolu'daki serin yaylaların coğrafi yapısında bir yer değildi. Toprağı verimsiz kuru ve susuz olduğu gibi, kavurucu çöl sıcaklarının hüküm sürdüğü bir yerdi. Rakka bölgesi Arap kabileleriyle Türkmenler arasında geçen savaş türküleriyle dolu olduğu gibi, Türkmen oymaklarının adeta bir sürgün yeriydi. Sürgüne kızan bazı oymaklar çöl iklimine dayanamayıp İran (Acem) bölgesine geçmiş, fakat bir müddet sonra devamlı özlemini çektikleri Anadolu'ya ayrı ayrı koldan geri dönüp yerleşmişlerdir. Elimizdeki bir cönkte, Süleyman adlı ozan, İran'a giden oymakların başında Firuz ve Mehmet Beylerin olduğunu şu mısralarla anlatmaktadır.

Padişahtan ferman geldi nidelim
Göç çekelim Irakka'ya gidelim
Yaylam seni kime emanet edelim
Firuz Beğ Acem'e gitti durnalar

Seherde avazın bağrımı deler
Durnamın kanadı kırılmış kanar
Kaldırmış başını gurbete konar
Firuz Beğ Acem'e gitti durnalar

Başımıza geldi böyle felaket
Çekilen acıyı neylesin devlet
Yurdumu beklesin oğlum Muhammed
Firuz Beğ Acem'e göçtü durnalar

Yozulmuş aşiret çekilir gider
Zalha kadın giymiş gam ile keder
Kurd Karaca öldü kırıldı kemer
Firuz Beğ Aceme göçtü durnalar

Çağrışı çağrışı yayladan inin
İnin Aynoloza bir semah dönün
Beğden izin geldi koruya konun
Firuz Beğ Acem'e gitti durnalar

Benden selam söylen Keskin eline
Güzel Kırşehir'e Malya Çölüne
Kırlangıç eteği Seyfe Gölüne
Firuz Beğ Acem'e göçtü durnalar

Bizi böyle eden muraz almasın
Çıkarsın alları kara bağlasın
Süleyman derdini kime söylesin
Firuz Beğ Acem'e göçtü durnalar

Bu sürgünde en büyük ızdırabı Beğdili ve ona bağlı oymaklar çekmiştir. Bu olaya dair acı hatıralar, Kırşehir başta olmak üzere Keskin yöresinde halâ yaşatılmaktadır. Aşağıdaki türkü de bunun acı bir kanıtıdır.

Toplandık aşiret geldik Colab'a
Başımızda esen boran değil mi
Şahin Bey, Karaca konduk yan yana
Hacı Ali'nin yurdu Seyhan değil mi

Urumdan öteye yığnak düzüldü
Aşiretler isim isim yazıldı
Koca Berk Ağanın bendi bozuldu
Cerit önü tozlu duman değil mi

Kurd Karaca Ulaşlı'nın beyine
O da kondu Şahin Beyin sağına
Firkat girdi Ağca-Kale dağına
Yuzuf Paşa cana kıyan değil mi

Misis'den göçünce Irakka yolu
Anavarza üstü Bayındır eli
Perişan düştü de koca Beğdili
İstanbul belimiz kıran değil mi

Süleyman'ım haymaların kurulsun
Çekilsin sancaklar aşret derilsin
Gündeşlioğlu destan olsun çığrılsın
Aslanların yurdu ören değil mi

Kaynak: Öyküleriyle Kırşehir Türküleri, Destanları, Ağıtları - Baki Yaşa Altınok, Oba Yayı


yasaravci@karincalikoyu40.com

Bana ulaþmak için yukarýdaki e-mail adresini kullanýn