turkey_fl_md_clr2.gif

> KIRŞEHİR VE DÜNYA

KIRŞEHİR VE DÜNYA


KÜLTÜR ŞEHRİ KIRŞEHİR

k_r_ehirslayt.gif

kirsehir.jpg



KIRŞEHİR VE DÜNYA

Tarihimizde, özellikle Kültür ve toplum tarihimizde,Kırşehir'in çok önemli bir yeri var.Kırşehir bu bakımdan dünya da da güçlü bir ilgi uyandırmış.Uluslar geçmiş toplumsal yaşamımızı izliyor.Hemde örnek almaya çalışıyorlar.
Kırşehir değerleri üzerine yurdumuzda oldukça yoğunluk kazanmış çalışmalar var.Bu dağınık çalışmaları toparlamak gerekiyor.Yapılanlar, yerli ya da yabancı çalışmalarla ortaya çıkarılanlar da ,kamu oyumuza gereğince aktarılmış değil. Kırşehir için, o da belli ölçüde yaygın olarak bilinen bir zamanlar yoğun politik çekişmelerin konusu olduğu bu yüzden bir süre ilçe yapılıp sonradan tekrar il durumuna getirildiğidir.Ama bu değişiklikler sonucunda yinede eski durumunun çok gerisinde kaldığı, ilçelerinin bir bölümünün bu arada HACIBEKTAŞ ilçesinin de bu gün Kırşehir'e değil, eskiden ilçe iken il yapılan Nevşehir'e bağlı kaldığı o yöreden olmayanlarca pek bilinmiyor.Bu parçalanmanın, kültürümüze sosyal ekonomik gelişmemize verdiği zarar ise kuşkusuz daha az biliniyor."CANIM HACIBEKTAŞ KIRŞEHİRE NE GÜZEL YAKIŞIR"
Kırşehir tarihi Hititlere kadar çıkıyor. Kent sonra Malazgirt savaşına değin ,başlıca Firigyalılar,Yunanlılar,Romalılar ve Bizanslılar tarafından yönetilmiştir.Türkler bilindiği gibi Anadolu ya büyük ölçüde bu savaştan sonra girdiler.Bu girişin bir siyasal çıkarlı, birde kültürel ve toplumsal yanı var.Kırşehir özellikle bu kültür çabasında önemli ilerici bir yer tutar.
Türklerin Anadolu ya girişi bölge bakımından tarihin yoğun değişimler gösterdiği dönemlerine rastlar. Anadolu ya geliş sürerken Büyük Selçuklu İmparatorluğu dağılır. Anadolu Selçuklu Devleti kurulur. Bizans İmparatorluğu karşılaştığı tarihsel sosyal ve ekonomik sorunları çözememiştir.Tüm uyruğu dışarıdan özellikle doğudan kurtarıcı beklemektedir.Anadolu Selçuklu Devletininde son bulmasıyla Beylikler dönemine geçilir.Bu dönemde ,Cengiz,Timur,Mısır Haclılar vb. etkenlerde zaman zaman işe karışır.
Beylikler döneminde karışıklıklar ve dağılma artmıştır.Bu döneme bölgeler ve kentler açısından da bakılabilir.Bu sırada iki kentin önemli rol oynadığını görürüz.Konya ve KIRŞEHİR. Kırşehir'in öncülüğü,toplumsal düzen vericiliği,kuruculuğu,birleştiriciliği,Osmanlı devleti kurulduktan sonra da,güçlü bir bicimde sürüyor.Konya kuşkusuz başka türlü gelişiyor.
Birleştiriciliğin kuruculuğun,çözüm getiriciliğin,kısaca o zamanki ilericiliğin kaynağı Horasan'a uzanıyor.Kırşehir Büyükleri gibi Konya'nın Mevlana sı da Horasan kökenlidir.Horasan ayrı bir konudur.Kırşehir için bu bilgileri verdikten sonra Türklüğün Anadolu’ya yayılmasında büyük katkıları olan AHİ EVRAN HACIBEKTAŞI VELİ AŞIK PAŞA siyasette öne çıkmamışlardır.Hatta diyebiliriz ki onların doğrudan siyasetten uzak olmaları başlıca güçleri olmuştur.Ama bu özelliğe de dikkat ederek KIRŞEHİR in uzunca bir süre arka planda ilk bakışta görünmeyen İKİNCİ BAŞKENT olma niteliğini söyleyebiliriz.
Öte yandan Kırşehir tarihte kültürel, toplumsal ve dolayısıyla ekonomik bakımlardan büyük bir zenginliğe sahip olmuş çok yönlü bir kenttir. Bu çok yönlülükten söz ederken kuşkusuz her kent için sayılabilecek turizm arkeoloji doğa vb. ötesinde özellikle Anadolu Selçuklulardan bu yana yaşanmış zenginlikleri amaçlıyoruz.
Konuya Kırşehir Büyüklerini ,yer olanaklarına göre,aşırı bir sınırlama yoluyla anarak yaklaşmaya çalışacağız.Aklımıza ilk gelenler şunlar:MUZAFFERÜDDİN BEHRAMŞAH,,CACA BEY,BABA İLYAS,HÜNKAR HACI BEKTAŞ VELİ,AŞIK PAŞA,AHİ EVRAN,AHMET GÜLŞEHRİ,EYH EDEBALİ.
Mengücükoğlu Muzaferüddin Behramşah yakın tarihte yaşayan Kır şehrin kurucularından. Özünde bu yaşam,onun kurduğu sonra tam bir üniversite olgunluğuna ulaşan Kırşehir Medresesi ile başlıyor.Kırşehir bu tarihlerde Gül şehir adını da alıyor.Bizim sözünü ettiğimiz özünde işte bu Gül şehir denen KIRŞEHİR EDİR.
Kırşehir beyi Nurettin Caca,kuruculukta ondan aşağı kalmıyor.Hem moğollara karşı ılımlı başarılı bir politika ile kenti saldırı ve yağmalardan koruyor, hemde kurulan üniversiteye dünyanın tarih bakımından ikinci rasathanesini; asronomi matematik fizik kimya gibi konularda eğitim gösterecek(Caca bey Mederesesi-Teknik bilimler fakültesini ekliyor)
Kırşehir konusu üzerinde çalışan değerli uzmanlar,özellikle Aşık Paşa;nın Ahi Evran;ın Hacı Bektaş;ın aynı dönemlerde Caca bey zamanında yaşamış,hatta iş bölümü yapmış olduklarını önemle belirtiyorlar.Böylece Gülşehirin yıldızının parladığı 13.yüzyıldaki çok yönlülüğe girmiş oluyoruz.Bu yönler başlıca 1)Aşık Paşa'da simgelenen ;Türkçecilik;Dilcilik 2)Ahi Evran velide simgelenen Ahilik.O zamanki anlamda Emeği temel alan Esnaflık-Sanatkarlık kent çalışanlarına yöneliş.3)Hacı Bektaş Veli de simgelenen Köy çalışanlarına yönelik köycülüktür.
Türkceciliğin temeli olarak Karamanoğulları beyinin Türkçeyi koruyup geliştirmede onu bugün doyamadığımız bir tada ulaştırmada,halk Ozanlarımızın ve halk yazarlarımızın bitip tükenmez inançlı cabalarının bugünkü dil kurumumuz gibi ,bir bakıma belki daha iyi bir biçimde bilimsel bilinçli ve yönetiici kaynağını bu Caca bey Medresesinde bulduğunu artık daha yaygın ölçüde bilince çıkarmamız gerekiyor.
Hacı Bektaş Veli menkibeleşmiş bir büyük insanımız.Büyük insanların adlarına ideolojik dinsel,tarikatlar,okullar bağlanması onları tanımamızı gölgeliyor.Hacı Bektaş için bu büyük ölçüde geçerli.Yunus da efsaneleşmiş.Onun baş öğretmeni kim:Hacı Bektaş Veli değilmi?Hacı Bektaş;ı daha tarafsız daha iyi tanımamız gereğini vurgulamak için aklıma gelenlerden biri bu.
Hacı Bektaş Horasan dan o doğurgan ,efsanecili,kutlu döl yatağından gelmiş.Ahi Evran ,hemen aynı ölçüde efsanelere karışık,Kırşehir;e Hacı Bektaş dan sonra;Denizli yörelerinden gelmiş.Debbağ ustası.Hacı Bektaş Veli;ye konuk olmuş.Orada görüşmüş,işbölümü yapmışlar.Giderseniz,Dergah;da oturup görüştükleri yeri gösterenler var.Ahi Evran Kırşehir de Üniversitenin olduğu yerde yerleşmiş.Zaman zaman da buluşurlarmış.
Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey;in Kaynatası ŞEYH EDEBALİ de Ahi babası.çağdaşları Kırşehir kökenli.Osman bey bir sanat öğrenip ahi olmadan Edebali kızını ona vermiyor.
Öte yandan Ahilik Kurumunun tarihi çok eskilere gidiyor.Arapca söyleyişle Feta;dan Fütüvvet;ten geliyor.Feta genç yiğit.çömert.fütüvvet gençlik vb. Yani Ahi kardeş demek.Sayın.A.Gölpınar;lınında belirttiği gibi.Ahiliğin düzen bulunmayan yerde yönetim gücünü üstlenecek kadar güçlendiğini görüyoruz.Beylikler döneminde kurulan ve 64 yıl süren Ankara Ahi Cumhuriyeti bunun pek görünen bir örneğidir.
Zamanın Sosyal Kültürel Başkenti dediğimiz Kırşehir-Gülşehir ile kurulmuş bilebildiğimiz ilişkilere değinmeyi sürdürüyoruz.Anadolu Selçuklu Devletine Siyasal Başkentte olan anadolunun başlıca kültür merkezi kenti bilinen Konya;nın özvarlığı Mevalana ;nında bu ilişkiye girdiğidir.Ayrıca daha önemli anılacak olan ise herhalde Yunus Emre;nin ilişkisidir.Yunus bildiğimiz gibi yola Hacı Bektaş la girer .O bir gezgindir de köyde de dolaşır.kentte de Hacı Bektaş lasda Taptukla da ilişkilidir.Ahi Evran la Edebali;yle Mevlana;ylada. Ahiliği Yunus neden benimsemesin bunu belirten bir şiirinide biliyoruz.
Şimdi bütün bunlar 13.yüzyılda olup bitmiş de ,orada mı kalmıştır?Hayır,Türkçecilikte aldığımız yol,yaşanmakta ve bilinmektedir.Ahiliğin ise uzunca bir olumlu dönemi var.Bugün bütün yeni cabalkara karşın henüz çok uzağındayız kuşkusuz.Ama Kırşehir;in çok yakınlarda Kurtuluş Savaşımızda yine arka planda,yine tarihsel güç kaynağı olarak işlevini başlangıctaki önem ve canlılıkta sürdürdüğünü görüyoruz.
Hacıbektaş celebisi Cemalettin Efendi Patişahın valisinin destek dileğini red etmiş tir.Heyeti temsiliye reisi GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA;ya onun yönettiği Bağımsızlık savaşına bütün gücüyle katılıyor.Atatürk de o günlerde Hacıbektaşa Çelebiyi ziyarete geliyor.Celebi Osmanlı Valisine de Enver Paşaya da geldiklerinde göstermediği ilgiyi gösteriyor.MUSTAFA KEMAL PAŞA;yıda BEKTAŞ larda yol boyunca karşılıyor.Sonra Atatürk Kırşehir;e geliyor.Müdafaayı Hukuk cemiyet;inde coşkulu tarihsel konuşmalar görüşmeler yapılıyor.Böylece Kurtuluş Savaşının örgütlenmesinde çok önemli güçlü bir adım daha atılıyor.
Dünya Ahiliğe büyük önem veriyor.Dünyada ilk kooperatifçilik, Sendikacılık Standardizasyon, ve en eski bir sosyal güvenlik sistemi olduğuna dair birliktelilik vardır.
Ünlü bilgin Toeschner Alman sendikacılığının ahilikten çok yararlandığını belirtiyor.


CUMHURİYETTE 2 KIRŞEHİRLİ

000000000.jpg

MÜFİT ÖZDEŞ (1874-1940)



Asker ve siyaset adamı. 1874 yılında Kırşehir'de doğdu. Harp Akademisindeyken çöküşe hızla yaklaşan Osmanlı İmparatorluğunun kaderini değiştirmenin yollarını arayan genç subaylar arasında idi. Hürriyetçi görüşleri benimsemiş olan Mustafa Kemal ve Ali Fuat Cebesoy gibi subaylarla yakın ilişkiler kurdu. Bu arkadaşları ile birlikte gizli bir gazete çıkarma çabası içine girdi.

Girişimin cezası korktuğundan hafif oldu ve rütbesinin geri alınmasını beklerken, sürgün niteliğinde bir atanma emri aldı. Mustafa Kemal ile birlikte Şam'a gönderildi.

İstanbul'da başlayan dostluk Şam'da daha koyulaştı. Mustafa Kemal ile hemen her vakit beraber idiler. Çok geçmeden sürgünde tanıştıkları, tıp öğrencisi Mustafa Efendi, düşüncelerine yeni unsurlar ekledi. Aslında o da siyasetle ilgilendiği için İstanbul'dan uzaklaştırılmıştı.

Çok geçmeden bu üç arkadaş düşüncelerini gerçekleştirmek için bir örgüt meydana getirmeye karar verdiler ve Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurudular. Gizli cemiyetin karargahı tıp öğrencisi Mustafa Efendinin dükkanıydı. Lütfi Müfit, Milli Mücadelenin başından itibaren eski arkadaşı Mustafa Kemal'in yanında yer aldı. Kurtuluş savaşının sonuna kadar cephelerde savaştı. Savaşın sonunda Binbaşılıktan emekliye ayrılarak Meclise girdi ( 1923). 1939'a kadar Milletvekilliği yaptı. Bu süre içinde bir ara Şehremaneti müfettişliği yapan Lütfi Müfit 1940'da İstanbul'da öldü

AHMET MÜFİT EFENDİ (KURUTLUOĞLU)
(KIRŞEHİR MEB'USU MÜFTİ-İ SABIK MÜFİD)
1879 (1295)'da Kırşehir'de doğdu. Kırşehir Müftülerinden Hacı Mahmut Efendi'nin oğludur. İlk ve orta öğrenimini Kırşehir'de yaptı. Sonra İstanbul'a gelerek yüksek öğrenimini Fatih Medresesi'nde tamamladı. Ayrıca Hukuk Mektebi'ne devam edip mezun oldu (1).
Üsküdar-İskele Meydanı Camii'nde müderrislik ve bir süre avukatlık yaptı. İsteği üzerine Çanakkale-Eceabat Savcılığı'na atandı. Bu görevde iken 1908'de Yozgat-Boğazlıyan Ceza Reisliği'ne tayin edildi. 1910'da babasının vefatı üzerine memleketi Kırşehir'e döndü ve halkın arzusuna uyarak Kırşehir Müftülüğünü üstlendi (2). Ayrıca Kırşehir'i Ankara İl Genel Meclisi'nde temsil etti ve Daimi Encümen Üyeliği yaptı (3). I. Dünya Savaşı Mütarekesi'nden sonra Damat Ferit Hükümeti tarafından tutuklatılarak İstanbul'a gönderildi ve Divan-ı Harb'e sevkedildi. Ancak, kaçarak Kırşehir'e geldi ve Hey'et-i Temsiliye ile temasa geçerek Kırşehir Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'ni kurdu. İstanbul taraflısı Ankara Valisi Muhittin Paşa'yı, o günlerde Ankara'ya bağlı olan Kırşehir'e sokmadı. Yakın arkadaşı ve Birinci Millet Meclisi'nde kendisi gibi Kırşehir Meb'usu olan Yahya Galip Kargı (4) ile beraber başardığı bu hizmet dolayısıyla Ali Fuat Paşa hatıratında "Meclisin Ankara'da toplanmasını sağlayan neticelerden biri" olarak bahseder" (5).
TBMM'nin I. Dönemi için yapılan seçimde Kırşehir Milletvekili oldu ve 23 Nisan 1920'de Meclisin açılışında hazır bulundu. Mecliste Anayasa, Adalet, Şer'iye-Evkaf, Bütçe, Tasarı ve İçtüzük Komisyonlarında çalıştı. I. Toplantı yılında Şer'iye-Evkaf ve Tasarı Komisyonlarının Başkanlığını, II. yılda Şer'iye-Evkaf Komisyonu ile Adalet Komisyonunun sözcülüğünü yaptı. Meclisin kabul ettiği ilk kanun olan Ağnam Resmi Kanunu, arkadaşlarıyla birlikte yaptığı öneri üzerine kabul edildi. Tasarı Komisyonundaki görevi nedeniyle görüşülmekte olan tasarılar üzerinde en çok konuşan ve Genel Kurula aydınlatıcı bilgi veren Milletvekillerinden oldu. Sakarya Savaşı sırasında Hükümetin Kayseri'ye nakil kararına karşı çıkarak kararı eleştirdi. 10 Mayıs 1921'de Müdafaa-yı Hukuk Grubu'nun kurulmasından sonra muhalefetteki II. Grupta yer aldı. 26 Ocak 1922'de Harp Encümeni kararıyla Ordunun bazı geri hizmetlerini gözetim ve yardım görevine memur edildi. 13 Kasım 1922'de izin alan II. Başkanvekili Hüseyin Avni Bey (Erzurum)'in yerine bir süre vekâlet etti. 20 Kasım 1922'de Halife Abdülmecit Efendi'ye kutsal emanetleri teslim ve Meclis adına kutlama kurulunda bulundu. İstanbul Fatih Camii'nde ilk Türkçe hutbeyi okudu. Dönem içinde kürsüde yaptığı konuşma sayısı (30)u gizli oturumlarda olmak üzere (242)dir. Milletvekilliği I. Dönemde sona erince Kırşehir'e döndü ve avukatlık yaparak yaşamını sürdürdü. 15 Haziran 1958'de Kırşehir'de öldü. Aşıkpaşa Türbesi yakınında toprağa verildi. Evli olup dört çocuk babası idi. Üçüncü oğlu Kemal Sahir Kurutluoğlu, VIII. Dönem Kırşehir Milletvekili, 1961 Kurulu Meclis Üyesi, 1961-1966 Cumhuriyet Senatosu Üyesi olarak Parlamentoda bulunmuş, Devlet ve Adalet Bakanlıkları yapmıştır" (6).
_____________________________
İKİ AKEKDOT



Müfit Efendi (Kurutluoğlu, Kırşehir): "İstanbul'dakiler bizi onlara karşı isyan etmiş olarak ilan ettiler. İsyan etmedik, hakkımızı istiyorduk. Gasp edilen hakkımızı geri almak ve yaşamaya layık bir millet olduğumuzu dünyaya ispat etmek için toplandık. İslam kardeşlerimizi, bize karşı silah kullansınlar diye kandırdılar, İstanbul'da oturan bir küçük zümredir. Kendilerine verilecek cevap, vatana ihanet suçu işlediklerini bildirmektir!" (I.Dönem Zabıt Ceridesi, 24.C., s.284,285)

-----------------
İstiklal Marşında Kırşehir Oyu
Bundan sonra Kırşehir Mebusu Müfid Efendi, marşın Hamdullah Suphi Bey tarafından bir kere daha okunmasını teklif eder. Artık bundan sonra, kabul edilen marş, İstiklâl Marşı olarak zabıtlara geçmeye başlar. Hamdullah Suphi´nin ikinci defa okduğu marş, ayakta alkış-lar ve gözyaşları arasında dinlenir.Çantay, bu açıklamasına şu dipnotu düşer:
" Mustafa Kemal Paşa, marş okunurken sıraarının önünde onu ayakta dinliyor ve mütemadiyen alkışlıyordu."


YOL GÖSTERİCİ İKİ KIRŞEHİRLİ

bektas9.gif

HACI BEKTAŞ I VELİ

İlimden gidilmeyen yolun sonu karanlıktır.
Düşünce karanlığına ışık tutanlara ne mutlu.
Eline, beline, diline sahip ol.
Murada ermek sabır iledir.
Araştırma açık bir sınavdır.
Nebiler, Veliler insanlığa tanrının bir hediyesidir.
Düşmanınızın dahi insan olduğunu unutmayınız.
Hiç bir milleti ve insanı ayıplamayınız.
Nefsine ağır geleni kimseye tatbik etme.
İnsanın cemali sözünün güzelliğidir.
Marifet ehlinin ilk makamı edeptir.
Arifler hem arıdır, hem arıtıcı.
Her ne ararsan kendinde ara.
Bir olalım, iri olalım, diri olalım

AHİ EVRAN I VELİ KIRŞEHİRLİ YOL GÖSTERİCİ

(RESİMLER LİNKLERE HİDER)

AHİ EVRAN I VELİ


ELİNİ, SOFRANI, KAPINI AÇIK TUT.
GÖZÜNÜ, DİLİNİ, BELİNİ BAĞLI TUT
AHİ EVRAN I VELİ



yasaravci@karincalikoyu40.com

Bana ulaşmak için yukarıdaki e-mail adresini kullanın